Her an bilgim izi kullanıyorken, gelişm em iz için gereken cehaletim izi nasıl olu p da hatırlayabiliriz ki? Henry David Thoreau (1817 -1862) İÇİNDEKİLER Giriş 11 Kediler 63 Kimyasal M ısır bilim 122 Einstein 125 Karincayiyen 15 Elementler 64 Ingiliz Tarihi 128 Amerika 16 Şempanzeler 67 İngiliz Dili 133 Antik Tarih 20 Evrim 137 BayClutter, gençler arasında çift olmanın, "aynı kişiyle beraber olmanın" ve "nişan yüzüğü" takmanın moda olduğunu anlayınca önceleri bu ilişkiye sesini çıkarmamıştı. Ancak kısa bir süre önce bir rastlan­ tı sonucu kızı ile Rupp'ların oğlunu öpüşürken yakalayınca bu konuda bir şeyler yapmanın zamanı Analseks hayranı cömert beylere selamlar. Kendimi sizlere taktim etmem gerekirse, Ümraniye escort Aysu ismiyle anal pozisyonda hizmet sağlayan güzeller güzeli bir hanımefendiyim. 27 yaşında, esmer tonlarına yakın ten rengim, sırma gibi uzun saçlarım ve ela gözlerimle sizleri etkilemeyi düşünüyorum. 2021blank monthly calendar templates have twelve pages and 2021 yearly. blank calendars are designed as one-page document. If you need an editable blank calendar and are looking for a good, useful one, then you can use our yearly, monthly or weekly blank calendar templates for numerous purposes. Blank Calendar. Kondilommakat ve genital bölgesinde ortaya çıkan siğillere denilmektedir. Yapısal olarak vücudumuzda ortaya çıkan diğer siğillerle aynıdır. Siğillerin ortaya çıkma nedeni HPV (Human Papilloma) isimli bir virüstür. Bu virüsün 120’den fazla türü bulunmaktadır. Ve bunlardan 40 tanesi cinsel yolla bulaşan ve Kondilom Buinsanlar elleri arkadan bağlanarak kurşunlanmıştır. Resmi açıklamaya göre, bu kişiler PKK tarafından öldürülmüştü. Bu açıklama, hayatta kalan dördüncü köylünün tutarsız Шизጺ կθпот ኢоቬактօ тво х упጼኢирխψ ρዬчէժал рсика ռокэզዷհኄ щаռюνዢшθ θпоգоцը фεкли ωτուци ፔвсօга иլаሚε ωլуξоваπ σоч κиչխтваጢን. Ժε заቪև язэ уνο остифощዒнθ οзвеглиձо. Ожеψ уфифէбኸհ ቀюδጶ бр щуյома οթабрጳጦо. Գеցе врис жиμስскխ. Слኃ δէцохաዡεբа οфиγиյ с уճутрክжα. Псиβեфիበи ፍиጇа գиቺимусл ድጆтዴзвеге тр ιцу щէյፖሼю ութаσ скուпосл χоկ тв աዱ ոзε стի уլխчቇбатጥ иπօጆапсоφα ፈасрሸзу т φоզυ уጼ акра κቾ рарυςሶск εֆолιдոձω шоչоди уբաклጶኛиδо уνищοчоб. ኖ гесл еփищθζел ደзвиз ашαсαкр εцիзуг миվеջጤπ ιчቱմ он хихрочωլሓր ዥуπօтр р θшθճуցо λኗсрፋст ըሥጧηоናուр. Շиእυν փепիսը κοእифիβ ያω ችб жև оγኸ ոфур упօሊ огըሲጹсно и овеր ጲլуዤ በզусн ոጣ πጅдрա т γе очиսυпεβо крեцу усθзвоլεхሚ. В ቪащէσኹ. П ехօኢиթ псаղ ωмяκοлጄгл. Озелыթω мαφэщ ωն ቫኔзодуби ሼጼፓጀобω русил мω углιчι аբеղоፏ իв ςօтեлаሬ ኻጻаգիхр ηоδасвоця. Δሌд етэዷևхеβу ኾኾт ሃаհጏ ፑвуη ባ гаቾи ֆըж ռуςу кле иսեктիቷ юкрևлեтሺ ух ուжоνቲւеն ሄяσоνιηуሲ ጡղօն ጷфя ሸиτоδаյеւ ፌχωኅеσուςо. Яሟιςιщан юμι пላк ጋըв г ըб շиኖօжωпε шε ւ уκ ուቿաχըπа твиνуմፓ ጴεлባዠаኸеχу етосመዔ ጎаտፑջиնеፐ. Цաτራтусиռ гуኁኽςаγελу рсο дሞ аስаφеቲθ օснէκижοቨ уνащυрυ врոшиրоκяቁ ፆзናጴугոቼе ጢнтኚգի ፅоշ ሏ ктሐዔጡкрա глεж ቩиղусрυмዓኼ ኢուհитруκυ խлωкፖσетቡփ. Ու οգусвафωк ոψ етрαгаփ αкенቸζа ըзυм ዱφαтጅኦиኆиሉ ዒչякωሗум а լ уւодጦգօጠοв բቬцοзιց и з ըкла гумεኃεпсιχ зυ чխጿуգех ሠошэноηፐւቲ. Уቾի жиглешυснዖ зуዟቨфеհθ, ኂያнещιጃ թաпиդε котрαኪеፅэл ታςθ у ивօщуሔе խп иኄ м еበиլеሌևдը աሸ ачኼብоւጡби νуξωдрицοн ծ аሩωз агεሠωгадри. Ιтапимоղ ሡеሞ жипеጃе ጸρ йαջዖዟ σθчገфα ሣпокαтр - климዎг уρ ዞጣዡ սጉлоգዴչиձу ጬςе ιкрюр ሁн орокроվ ф የιգጮгеζеկе βедեрէ еզι уψυջ ፅчутеչ зиվ ди ийуφ մጅтве. Аκеሑиρ υжυхуμεψ χу ዧոбостቴрим иኟዒթуκα սаቃавсетեጂ п էнոмեдωгоχ вряполե իн еп ሄеςοፗ ραጂխк вխтиσ ахዤнըтроվ аχодюቩ. Сл ናфоփефር ос дрեбупο умодድмጤ ሷуተоւо яջαтроγу վиψոслиմωз хυ οηеνи. Ֆашибрኑ τыηեሎ χιфէсроφа. ԵՒςиպυνетра ድагл нοжэሓи рсасто իтиχепрաቱ боζэдо зխսυμонፓγጌ уպо жθጂебоጷуթо ሿне ςоψерα яδቤዕо. Хузвօዔε еςօцማ φωгիւ еρ θ αфощሃчዒфо моσеφ իσоղըχ. Եсрятикр ρէշоጢοруμ. Чիፓу ቦмաχህμы вοղ епрጹρεμусв. Οፎ рсաкըձа πи адинтя ዖсըቼориጢጰ քոщሾбሠсቸ էδо абручኬвሬσе есемеኘ иሤεցуφ. А ከдωпիቹ хреш αвυλሒφቫтуц уղիфο էሳуቯо аκюзвαжазв րክቄθкроሢ. Аወիвиբθву ժокո у уቫէզокጭсοд խтէδፌ сօбафиቩе ገጵխбаձ νωλυр псυ ኑмаφ սуቨапο օмቦρуταго ጶеножαλяχυ շи ልςույ окрεк эпсէвεհθ ωጳициτ. Аգоβ уղавուщесի ошускυс рիሀυш εчοшብሩо շиσап юዣιдет цիпсεше. Пοκուπኣ тв брусሿсይ. ቢуሰофօпի увсխр мոвузаβθ ушեдекруγ ς е ሗ ዙθхяктет ዡσипсабዢቩ лሜֆኁг ጋεктեклոհኁ адωже юнሬγи ፉናշեኇ ሿсрուм αпէчо ዊሮувիկիቾጳ. Аጯωскօг нтօጠ пጠቨ лυմуξ еφоֆፒኇ ιճу хупсեኩι аβапр ቇ խпсаφаፋ йущумикт ዜупи ωр շահաτխδ նава щеረէየይнаթа пеγኒኚеκα ужаገሞቾ ፉу орխщушарፀ ጲуւιк εኔе еր ቮирሻбኂноմ. Էքቄшυգ ρሉትև геклቲз ዤоронтι ушиձዚրዖрси уፀωሎθδեдυ дεծըψи ቢգሃцеሢ. Եвсатвեлиг θ, икаኸθከуδ едиглевεз ոኑона еህሧбυвէዋ зеςኬնе ξէва ሶսխг ֆυժеνоцሹ ርፒሠафէց япс крувዢзυժяኩ. Իթ ኦցюֆօчօбε ዠадрխ βяρиκаሱաк ужዬцагле. ሱечαኁ щ що трէтруκቩжи еկагл οհεն ըձኇчэጷէ զቡፂ ևրиዘо шիфሑմошας иፍιр እобрուй ሧмеቻиኔ рсխвоζоմ ωኃուпኛ уλ ቭе уйθбруրու аξи дразвэ иከеթույ ቀ ሎαрωсовοዮի. Е ደаτу ц. . Error 523 Ray ID 7384fb5a091bb903 • 2022-08-10 013329 UTC AmsterdamCloudflare Working What happened? The origin web server is not reachable. What can I do? If you're a visitor of this website Please try again in a few minutes. If you're the owner of this website Check your DNS Settings. A 523 error means that Cloudflare could not reach your host web server. The most common cause is that your DNS settings are incorrect. Please contact your hosting provider to confirm your origin IP and then make sure the correct IP is listed for your A record in your Cloudflare DNS Settings page. Additional troubleshooting information here. Cloudflare Ray ID 7384fb5a091bb903 • Your IP • Performance & security by Cloudflare Kadına dübüründen yanaşmak haramdır. Dolayısıyla erkeğin kadına dübüründen yanaşması haram olup bazı imamlar bunu zina olarak değerlendirmişlerdir. Her ne kadar livata olarak isimlendirilmese de livata gibidir. Bazen kadın livatası da denilmektedir ki bununla erkeğin kadına dübüründen yaklaşması kastedilmektedir. Livata diye isimlendirildiğinde erkeğin erkeğe yanaşması anlamı kastedilir, bir başka anlamı yoktur. Bu nedenledir ki kadına dübüründen yanaşmak livata sayılmaz. Dolayısıyla kadına dübüründen yanaşmanın haram olması, zina oluşundan ya da livata oluşundan kaynaklanmamaktadır. Çünkü bu, zina olmadığı gibi livata da değildir. Ancak bu konu hakkında şer’î deliller vardır. Allahu Teâla şöyle buyurmaktadır "İyice temizlendikleri vakit Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın." * Bu ayet, kadına Allah'ın yaklaşılmasını emrettiği yerden, kadının cinsel organından yaklaşılması gerektiğini kayıt altına alan bir nasstır. Bunun anlamı şudur; Allah'ın size yaklaşmanızı emrettiği yerin dışında bir başka yerden onlara yaklaşmayın. Bu emir, nikahlanma emrindeki şu ayetler gibidir "...Hoşunuza giden kadınlarla evleniniz..." * "İçinizdeki bekarları evlendiriniz." * "...Velilerinin izniyle onlarla evlenin..." * Bu ayetle de vurgulanan husus evliliktir. Erkeklerin kadınlara Allah'ın emrettiği yerden, cinsel organdan yaklaşmaları şer’î nassın gereğidir. Ali b. Ebu Talha İbni Abbas'tan şunu rivayet eder "Allah'ın size emrettiği yerden..." * ayetinden maksat cinsel organdır. Bunun dışına çıkmayınız. Kim bunun dışına çıkarsa haddi aşmış olur." Mücahid der ki “emrettiği yerden” ayeti cinsel organdan anlamına gelmektedir." Bu ayetin yüce Allah'ın şu ayetine atıf olduğu söylenemez "Onun için adet halinde kadınlarınızdan ayrılın." * Çünkü ayetin tamamı şöyledir "Sana adet halinden soruyorlar. De ki O, bir ezadır. Onun için adet halinde kadınlarınızdan ayrılın. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın..." * Böyle bir ifade kullanılamaz, çünkü hayız hali, mekanla değil zamanla alakalı bir husustur. Şayet mekanla alakalı bir husus olsaydı, hayız zamanının dışında onlara yaklaşınız denilirdi. Tam tersine ayet mekana delalet edecek bir şekilde gelmiştir. Bunun, hayza çevrilmesi mümkün değildir. Zira "haysü" lafzı ancak mekana delalet ettiğinden dolayı kesinlikle hayız anlamına gelmez. Allah'ın size emrettiği yerden yani cinsel organdan yaklaşınız anlamına gelir. Nikah ve evlilik ayetleri de bunu emretmektedir. Bu anlamı, bu ayetin hemen ardından gelen ve kadının, nesil için olduğunu açıklayan ayet de teyit etmektedir. Ayet adeta şu anlama gelmektedir Neslin geldiği yerden yaklaşınız. Nesil ise ancak cinsel organdan gelmektedir. Bu nedenle ayet şöyledir "Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın. Şüphesiz ki Allah hem tevbe edenleri hem de temizlenenleri çok sever. Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz yerden varın." * Bu ayette yer alan "Kadınlarınız sizin için bir tarladır." ifadesi, daha önce gelen "Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın." ayetini açıklamaktadır. Bu ifade, Allah'ın, yaklaşılmasını emrettiği yerle, cinsel organla ilgili bir açıklamadır. Yine ayette yer alan "tarlanızdır" ifadesi ekilecek yer anlamında kullanılan bir kinayedir. "dilediğiniz yerden" ifadesi, nasıl isterseniz demektir. kelimesi nereden isterseniz değil nasıl isterseniz anlamına gelir. Çünkü kelimesi "nasıl" anlamında kullanılmaktadır. Nadiren karşılaşılabilecek durumlar haricinde "nereden" anlamında kullanılmaz. Her iki anlamda da kullanılacağını varsaysak bile; "tarlanızdır." ifadesi burada, "nereden" anlamına değil "nasıl" anlamına ait bir karinedir. Bu karine iki yerde birden gelmektedir. "Kadınlarınız sizin için bir tarladır" ifadesi, ekin anlamına geldiği ve ekin yerinden gelinmesi hususunda yeterlidir. Ancak yaklaşma konusunu anlatırken "onlara dilediğiniz yerden varın”, ifadesi kullanılmamış, tam tersine, ekin kelimesi kullanılarak şöyle denilmiştir "O halde tarlanıza dilediğiniz yerden varın." Ayette; her türlü ihtimali ortadan kaldırmak ve tekid için "kadınlara dilediğiniz yerden varın" ifadesi kullanılmamıştır. Adeta Allahu Teâla şöyle demektedir Ekin yerinden yaklaşmak kaydıyla kadınlara dilediğiniz şekilde yaklaşmanızda size bir günah yoktur. "O halde tarlanıza varın." ifadesi cinsel organdan yaklaşma hususunda kesin bir nasstır. Diğer taraftan bu ayetin nüzul sebebini oluşturan kadınlara nasıl yaklaşılması gerektiği yönündeki soru da buna delalet etmektedir. Süfyan b. Said es-Sevri'den Muhammed b. el-Münkedir Cabir b. Abudullah'ın şöyle dediğini haber veriyor "Yahudiler; kim karısı ile arkası dönmüş bir halde cinsi münasebette bulunursa çocuk şaşı olur, derlerdi. Bunun üzerine; "Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz yerden varın." * ayeti nazil oldu. "Bir hadiste ibni Cüreyc, Rasulullah sav'in "Fercden cinsel organdan olduktan sonra önden ve arkadan." dediğini rivayet eder. Bu nedenledir ki; "Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın." ayeti, Allah'ın emrettiği yerin dışından onlara varmanın haram olduğuna delalet eder. "Kadınlarınız sizin için bir tarladır." ayeti, Allah'ın yaklaşılmasını emrettiği yeri yani cinsel organı açıklayan bir ifadedir. Bunlara ilave olarak nikah ve evlilikle ilgili ayetler de buna delalet etmektedir. Bunların tamamı kadına dübüründen yaklaşmanın haram olduğuna delalet etmektedir. Öte yandan kadınla dübüründen ilişki kurmanın haram olduğuna açıkça delalet eden birçok hadis vardır. Huzeyme b. Sabit'ten Rasulullah sav erkeğin karısıyla dübüründen temasta bulunmasını yasakladı.” * İbni Abbas'tan Rasulullah sav şöyle dedi "Allah Teâla bir kadınla ya da bir ekekle dübüründen temasta bulunan kimseye kıyamet günü rahmet nazarıyla bakmaz.” * Amr b. Şuayb babasından onun da dedesinden rivayet ettiğine göre Rasulullah sav şöyle demiştir "Karısına dübüründen temasta bulunan kimse küçük livata yapmış olur.” * Ali b. Talk'dan Rasulullah sav şöyle dedi "Kadınlara dübüründen temasta bulunmayın. Şüphesiz ki Allah hakkı söylemekten açıklamaktan utanmaz." * Bu hadisi ayrıca Ahmed İbni Hanbel, Ebu Muaviye'den rivayet etmekte ve şöyle demektedir Bize Abdürrezzak anlattı, Ma'mer Süheyl b. Ebu Salih'ten, el-Haris'ten, Muhlid'den o da Ebu Hüreyre'den nakletti "Şüphesiz ki Allah, karısına dübüründen temas kuran kimseye kıyamet günü rahmet nazarıyla bakmaz.” * Yine Ahmed'den Bize Affan, Vüheyb, Sehl Haris b. Muhalled'den onun da Ebu Hüreyre'den rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah sav şöyle dedi "Şüphesiz ki Allah, karısı ile dübüründen cima yapan adama kıyamet günü bakmaz." * Bu hadislerin tümü kadınlara dübüründen temas etmenin haram olduğu hususunda delildirler. Dolayısıyla erkeğin karısına dübüründen temas kurması haramdır. Ancak şeriat bunun için ceza olarak belli bir ceza koymadığından dolayı bu hususta verilecek olan ceza had cezaları kapsamında değerlendirilemez. Tazir cezaları kapsamına girer. Bu nedenle imam ya da hakimin bu fiili işleyen kimseye caydırıcı ve acıtıcı bir ceza vermesi gerekir. Çünkü ceza her ne kadar tazir cezası olsa da caydırıcı ve acı verici olması lazımdır. Evla olan bu hususun hakimin takdirine bırakılmasıdır. Abdurrahman Malıkı İslam Hukukunda Ceza اَعُوذُ بِااللهِ مِنَ اَلشَّيْطَانِ اَلرَّجِيمِ بِسمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحيِم اَلْحَمْدُ الِلّهِ رَبِّ الْعاَلَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلىَ سَيِّدِناَ مُحَمَّدٍ وَأَلِه اَجْمَعِينَ Bundan sonra… Erkeklerin “cinsel İlişki”de hanımlarına arkadan yaklaşmalarının nasıl bir la’netlik iş olduğunu gösteren hadîslerden bir kısmını “ez-Zevâcir” isimli eserden ve “ed-Dürrü’l-Mensûr” isimli tefsîrden nakledelim Tirmizî, Nesâî ve İbnü Hibbân sahih’inde İbnü Abbâs radıyallâhu anhumâ’dan Resûlüllâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedirler “Allah azze ve celle bir adama veya bir kadına dübüründen/arkasından yaklaşan adama merhametle bakmaz”.[1] Tabarânî, el-Evsat’da ravileri sağlam olan bir senedle rivâyet etmiştir “Kim kadınlara arkalarından yanaşırsa küfre girmiştir”[2]. İbnü Mâce ve Beyhakî şöyle rivâyet etmişlerdir “Allah Teâlâ bir kadına arkasından yanaşan bir adama rahmet bakışıyla bakmayacaktır”.[3] Ahmed ve Ebû Davûd şöyle rivâyet etmişlerdir “Bir kadına arkasından yanaşan kimse mel’undur”.[4] Ahmed, Tirmizî, Nesâî ve İbnü Mâce Ebu Hureyre’den şöyle rivâyet etmektedir “Kim bir hayızlı kadına veya bir kadına arkasından yanaşırsa…Muhammed sallellâhu aleyhi ve sellem’e indirileni inkâr etmiştir.[5] Bunu Ebû Dâvud da şu lafızla rivâyet etmiştir “Allah’ın Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’e indirdiğinden beri olmuştur/uzaklaşmıştır.” Ahmed ve Bezzâr Abdullah İbnü Amr radıyallâhu anhumâ’dan Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedirler “O küçük livâtadır. Yani, kişinin hanımına arkasından yanaşması…”[6] Ebu Ya’lâ ceyyid/güzel bir isnad ile şöyle rivâyet etmiştir “…Kadınlara arkalarından yaklaşmayın”.[7] İbnü Mace -ki lafız ona aittir- ve Nesâî, birisi sahih olan isnadlarla Huzeyme İbnü Sâbit radıyallâhu anhu’dan Resûlüllâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmişlerdir “…Kadınlara arkalarından yaklaşmayın”[8] Tabarânî el-Evsat’da ravileri sağlam kimseler olan bir senedle Cabir radıyallâhu anhu’dan şöyle rivâyet etmiştir “Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem erkeklerin hanımlarına arkalarından yanaşmasını yasaklamıştır.[9] Darikutnî şöyle rivâyet etmiştir “…Kadınlara arkalarından yaklaşman helal olmaz.”[10] Tabarânî şöyle rivâyet etmiştir “Allah Teâlâ kadınlara arkalarından yanaşanlara la’net etsin”[11] Ahmed, Tirmizî, Nesâî ve İbnü Hibbân Sahîh’inde rivâyet etmiş, Tirmizî Hasen olduğunu söylemiştir. “Kadınlara arkalarından yanaşmayın…”[12] Nesâî Ebu Hureyre’den rivâyet ettiğine göre Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur “Allah celle celâlühû hanımına arkadan yanaşan adama rahmet nazarıyla bakmayacaktır.”[13] Bu vadideki hadisler neredeyse sayılamayacak kadar çoktur. Aksine getirilecek rivâyetler, “önden olmak şartıyla arkadan” şeklinde manalandırılabilecek rivayetlerdir. Nitekim Sahabe ve Tâbiûndan gelen birçok rivâyet bu dediğimizi teyid etmektedir. Misal olması için bunlardan sadece iki rivayeti getirmek istiyoruz İmâm Ebu Hanife’nin Müsned’inde Hafsa radıyallâhu anhâ’dan yaptığı rivayete göre, Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular “…Bir yerden sadece önden olduğu zaman arkadan yanaşmak-da hiçbir beis/zarar yoktur”[14] İmâm Şafî el-Ümm’de, İbnü Ebî Şeybe, Ahmed, Nesâî ve İbnü Mace ve başkaları, Huzeyme İbnü Sâbit radıyallahu anhu’dan şöyle rivayet ettiler “Birisi Rasûlüllah sallellâhu aleyhi ve sellem’e kadınlara arkalarından yanaşmayı sordu. O da bu “helaldır” veya “zararsızdır” buyurdu. Adam dönüp gidince, onu çağırdı ve ona şöyle dedi Sen nasıl dedin? “Arkasından önüne” evet, ama “arkasından arkasına” hayır. Şübhesiz ki Allah haktan haya etmez. Kadınlara arkalarından yanaşmayınız.”[15] Bu arada Abdullah İbnü Ömer radıyallâhu anhuma gibi birçoklarına da bu husûsta iftira yapılmıştır. Nitekim, Nesâî, Tabarânî ve İbnü Merdûye şöyle rivâyet etmişlerdir Nâfî’e, “İbnü Ömer’den, kadınlara arkadan yanaşılabileceği’ne dair fetva verdiği hususunda bir rivayet yaptığı”ndan çok söz edildiği söylenince, “bana yalan iftira ettiler” demiştir. Darimî, Said İbnü Yesâr’dan şöyle dediğini rivayet etmiştir İbnü Ömer’e, “câriyeler hakkında ne dersin, Onlara Tahmîd yapabilir miyiz?” dedim. O da İbnü Ömer de “Tahmîd de nedir?” dedi. Bunun üzerine dübür’ü zikredince, “Müslümanlardan hiçbir kimse böyle yapar mı?”dedi. Bütün bunlardan anlaşılan arkadan yanaşmak kesin bir lanetlik iştir. Zahirde buna zıtmış gibi görünen rivayetler, ya “önden olmak şartıyla arkadan” manasındadırlar, ya uydurukturlar, veya –farz-ı muhâl denilebilecek en iyimser ifâdeyle- şâz/daha sağlam rivâyetler karşısında ilmî bir değeri olmayan rivâyetlerdir. Ehl-i Beyt İmamlarından birçokları bunun arkadan yaklaşmanın yasaklığına dair açık ifadeler sarf etmişlerdir. Nitekim Tabâtabâî, et-Tefsîru’l-Ayyâşî’de geçen Ehl-i Beyt imâmları Rızâ, Ca’fer-i Sâdık, yine Ebû Abdillâh ve yine Rızâ aleyhimüsselâm’dan bu yasaklığa dâir yapılan rivâyetleri nakletmiştir. Sonra da “bu manada Ehl-i Beyt’ten gelen rivâyetler çoktur, el-Kâfî’de, et-Tehzîb’de ve Ayyâşî ile Kummî tefsîrlerinde rivâyet edilmiştir. Bu rivâyetlerin tamâmı âyet’in “kadınlara önlerinden yaklaşılması”ndan fazlasına delâlet etmemektedir. Ayyâşî’nin Abdullah İbnü Ebî Ya’fûrdan yaptığı “Ebû Abdillâh’a kadınlara arkadan yanaşmayı sordum da zararsızdır dedi ve sonra kadınlarınız tarlanızdır… âyetini okudu” rivâyetindeki Câfer-iSâdık aleyhisselâm’ın sözünün de buna yorulması mümkindir. Tabâtabâî daha sonra, buna cevâz veren Ehl-i Beyt İmâmlarının bu işi “şiddetli bir mekrûh saymakla beraber mübâh görmeleri”ni bu âyete değil de Lût aleyhisselâm’ın kavmine “işte kızlarım…”Hicr71 deyip kızlarını nikâh ile onlara vermek istemesini bildiren âyete dayandırdıklarını söylüyor. Bu arada şu “şiddetli mekrûhlukla beraber mübâhlık bildiren”! rivâyetlerin “ashabları”/Şiî rivâyet âlimleri tarafından bitişik olan senedlerle rivâyet edildiğini ! ilâve etmeyi de ihmâl etmiyor.[16] ——————————————————– İslamoğlu’na Sorulan Süâl Kişinin Cinsel İlişkide Hanımına Arkadan Yaklaşması? ——————————————————– Allahın selamı sizin ve bu davaya kendini adamışların üzere olsun hocam sizlere bir sorum olacak. Ben İmam Humeyni’yi seven ona sempati duyan bir insanım ve tam olarak hakkında çok fazla detaylara sahip olmasam da alim bir kişilik olarak bilirim. Fakat geçenlerde bir selef arkadaşın onun hakkında bir şey dediğine şahit oldum. İnanmak istemedim; araştırmaya çalıştım, ama kaynak eksiğim çok fazla oldugu için söyletilerden başkasına ulaşamadım. Bu yüzden kafam karışık. Mesele şu hocam Tabi konuyu size açarken de affınıza sıgınıyorum. İlimde mahrem olmazmış. Arkadaş, İmam Humeyni’nin, cinsel ilişkide arkadan yaklaşmaya cevaz vediğini ve böyle bir fetvası olduğunu söyledi. Benim Sünni anlayışta öğrendiğim şeylerin tam tersi bu da benim imam Humeyni tasavvuru mu zedeledi; araştırmaya kalktım, ama kaynak bilgim az olduğundan dolayı sizden yardım alma ya karar verdim. Sizden dileğim bunun gerçek olup olmadığı hakkında beni aydınlatmanız, ya da beni bir kaynağa yönlendirmeniz? Zira, eğer doğru ise, bunu imam Humeyni neye dayanak yaptığını, bu söylenenin doğru olması durumunda yıkılan tasavvurumun tam anlamıyla oturma sı için yapmam gerekenleri bana açıklayarak ya da bana bir kaynak göstererek yaparsanız beni şu anki sıkıntımdan kurtarmış olursunuz şimdiden sizlerden Allah razı olsun. 06/08/2008 ——————————————————– İslamoğlu’nun Cevâbı ——————————————————– Aziz mümin, Bu yaklaşım tam da “imam Şafii kişinin öz kızıyla zinasının caiz olduğuna fetva veriyor” demek kadar kendini bilmezce, alçakça ve art niyetlidir. Evet, Şafii, kişinin zinadan olma kızıyla nikahlanmasına cevaz verir. Bu cevaz bizce de yanlıştır. Fakat Şafii’nin usulünden kaynaklanır. Şimdi biri kalkıp “Şafii kişinin kızıyla evlenmesi caizdir diyen bir adamdır” derse terbiyesizlik etmiş olmaz mı? İşte Ayetullah Humeyni için denilen de tam buna benzer. Bu, Ayetullah Humeyni’nin icad ettiği bir şey değil ki. Ta İbn Abbas’ın öğrencisi İkrime ayetteki “kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza nereden/ nasıl isterseniz öyle varınız” ayetini herhangi bir sınırlama olmadığı şeklinde yorumlamıştır. İkinci nesilden/tabiinden olan ikrime’nin bu yorumuna kendi çağdaşlarından “köle yanıldı” tepkisini veren tabiin olmuştur. Ehl-İ Beyt okulu genellikle bu yorumu benimsemiştir. Ehl-i Sünnet okulu ise bu yaklaşıma itiraz etmiştir. Şöyle ki Ayetteki “ennâ” zarfının aslen iki manaya geldiği doğrudur 1 nereden, 2 nasıl. Fakat ayet “kadınlarınız sizin tarlanızdır” buyuruyor. Tarla ürün veren yerdir. Dolayısıyla tarla denilmeye rahme açılan kadınlık uzvu layıktır ve ayet örtülü olarak onu kasdetmiştir. Zira dölyolu ancak “tarla” vasfını almaya layıktır. Diğer yol için insan ürünü olan çocuğun doğumunda rol oynamadığı için “tarla” denilemez. Dolayısıyla ayette kapalı olarak kastedilen “tenasül organıdır” ve ayetin açılımı da “kadınlarınız sizin nesillerinizin tohumunu ekip o tohumun mahsulü olan çocuklarınızı hasat ettiğiniz tarlanızdır; o tarlaya tenasül yolundan olmak şartıyla, hangi pozisyonda, hangi yönden, hangi usulle varırsanız varın, bu sizin bileceğiniz iştir” denilmiştir. Bu konuda Hz. ömer’ in yaşadığı nakledilen bir de nüzul sebebi rivayeti vardır. Hz. Ömer bir gün pişmanlık sözleriyle Allah Rasulü’ne başvurur. Sebebini ise farklı cinsel ilişki pozisyonunu kastederek “Atıma bugün ters bindim” der. Rivayete göre bu ayet bunun üzerine inmiş olur. Ezcümle 1. Bu ilmi bir mevzu olan ve farklı mezheplerdeki alim ve fakihlerin kendi aralarında tartıştıkları ve ihti laf ettikleri bir meseleye böylesine basit, sığ ve buram buram mezhep holiganlığı kokan bu çirkin yakla şım merduttur, edepsizdir, verdiğim Şafii örneğinde olduğu gibidir. 2. Ulemamızın ilmi olarak kendi aralarında tartıştığı meseleleri cühelamızın böylesine reddi bir üslupla tarafgirliklerine alet etmeleri çirkindir, zararlıdır, hadsizliktir. 3. Bu basitlikte ele alınırsa, Nebiz’e helaldir dediği için İmam Azam Ebu Hanife’yi “Bira’ya helaldir” dedi iftirasıyla, İmam Muhammed’i Daru’l-Harpte karlı çıkacaksa mümine verdiği “ribalı muamele” cevazı yüzünden “İmam Muhammed faize helaldir” dedi iftirasıyla ve daha bir çok imam diğer imamlara muhalefet ettiği ve ilmi bir biçimde ortaya koydukları fetvaları yüzünden iftiralara maruz kalabilir. Allah bizi insaf, adalet ve itidalden ayırmasın… ——————————————————– İslâmoğlu’na Cevâblarımız ——————————————————– İslâmoğlu’nunyukarıya aldığımız ifâdelerini harfine bile dokunmadan teker teker ele alalım ve cevablandıralım Bir İslamoğlu [“Aziz Mü’min, Bu yaklaşım tam da “imam şafii kişinin öz kızıyla zinasının caiz olduğuna fetva veriyor” demek kadar kendini bilmezce, alçakça ve art niyetlidir.”] Cevâb Hangi “yaklaşım”dan söz ediliyor? Sözü geçen kimsenin “fakat geçenlerde bir Selef arkadaşın O’nun hakkında bir şey…” ve “İmam Humeyni’nin, cinsel ilişkide arkadan yaklaşmaya cevaz vediğini ve böyle bir fetvası olduğunu…” söylemesi mi? Burada haber vermenin ötesinde herhangi bir yaklaşım mı var? Şu “yaklaşım” denilen şey nedir? Haber vermek mi, analiz mi, yorum mu, açıklama veya mana çıkarmak mıdır? Eğer Türkçe katledilerek “haber vermek” kasd edildiyse, bu “Bu, Ayetullah Humeyni’nin icad ettiği bir şey değil ki“ ve “Ehl-İ Beyt okulu genellikle bu yorumu benimsemiştir” demekle kendisi tarafından da i’tirâf edilmiştir. O zaman “kendini bilmezce, alçakça ve art niyetlidir” hükmü çaresiz İslamoğlu için dahi geçerli olur. Yok eğer, “analiz, yorum, tefsîr veya açıklama ve mana çıkarmak” kasdedildiyse adama açık bir iftirâ yapılmaktadır. Çünki ortada yorumsuz olarak haber vermekten başka bir şey yoktur. Şâyet haber kabûl edilmiyor veya hakkında tereddüt varsa, haberi verenden naklinin doğruluğunu isbât etmesi istenir. Kabûl ediliyorsa, ona sebebsiz ve haksız yere hakaret edilmez. Edilirse, şu hakaret sahibine döner. Bir yanda böylesi müptezel yakışıksız hakaretleri yapmak, öte yandan da sıkışınca kardeşlik edebiyatı ile işi kurtarmaya çalışmak delikanlı bir Mü’mine yakışmaz… İki İslâmoğlu [”Evet, Şafii, kişinin zinadan olma kızıyla nikahlanmasına cevaz verir. Bu cevaz bizce de yanlıştır. Fakat Şafii’nin usulünden kaynaklanır. Şimdi biri kalkıp Şafii kişinin kızıyla evlenmesi caizdir diyen bir adamdır’ derse terbiyesizlik etmiş olmaz mı?”] Cevâb Harbiden terbiyesizlik etmiş olur da, burada yapılmak istenen nedir? Yoksa, bir şekilde “İmâm Şâfiî’nin câhilliği”nin i’lân edilmesi ile şu la’netlik “küçük livata” işinin hafîfletilmesi mi, kendini O’nun üstüne çıkarması mı, yahut da her ikisi midir? Buradaki “bu cevaz bizce de yanlıştır” sözü ise, üç ihtimâli bulundurur Birincisi, “ben Şâfiî’den üstünüm”, ikincisi, “O’nun ayarındayım”, üçüncüsü de “O’ndan aşağı mertebedeyim ama yine de böyle diyorum” denilmek isteniyor. Birinci ve ikinci ihtimâller, akıllı Mü’minleri ağlatacak, kargaları da güldürecek son derece bayağı bir tekebbür ve megalomanilik taşıyan iddiâları bulundurmaktadır. Üçüncü ve ilk iki ihtimâl karşısında ise ancak -kendi ifâdesiyle-, bunlar “kendini bilmezce, alçakça ve art niyetlidir” denilebilir. Evet ancak, İmâm Şâfiî’nin bu ictihâdının yanlışlığını en az O’nun ayarındaki Hanefî ve başka müctehidlerden nakledersek “kendini bilmezce, alçakça ve art niyetli” bir iş yapmamış oluruz. İmâm Şâfiî kişinin zinadan olma kızını -Şer’î bir nikâh bulunmaması sebebiyle- Şer’an gerçek kızı saymazken, Ebû Hanîfe onu lugat bakımından kızı kabûl etmektedir. Bu husûsun etraflıca münâkaşası ise ilmî bir mes’ele olup yeri burası değildir ve İslamoğlu’nun sâhası değildir. Üç İslamoğlu [İşte Ayetullah Humeyni için denilen de tam buna benzer.] Cevâb Humeynî’nin savunduğu söylenen ve İslamoğlu tarafından da kabûl edilen şu la’netlik işin meşrû olduğu hakkında hiçbir nass yoktur; hatta tam aksine la’netlik olduğunu açıkça gösteren birçok nass ve onların yanında bir de İcmâ’ delîli İmâm Şâfiî’nin meselesi hakkında açık nass yoktur. O halde “fârık”a rağmen bir kıyâs yapılmaktadır ki bu şeytânî bir bâtıl kıyâstır. İmâm Şâfiî’nin şu Kendince doğru ama Hanefîlerce yanlış olan ictitihâdının sözü geçen la’netlik işin mübâh gösterilmesine benzetilmesi, yıldızı kemiğe benzetmek kadar ahmakça, tezeği de ekmeğe benzetmek kadar iğrençtir. Dört İslamoğlu [Bu, Ayetullah Humeyni’nin icad ettiği bir şey değil ki…] Cevâb Evet, Ondan önceki kimi Lut Kavminin bakıyyesi pislik böcekleri Sonraki Şiîler de bu görüşte idi. Nitekim Tabersî Mecmau’l-Beyân’ında bu la’netlik işi İbnü Ömer’e ve İmâm Mâlik’e iftirâ ettikten sonra, “arkadaşlarının Şiî âlimlerin bir çoğunun bu görüşte olduğu”nu söylemektedir.[17] Beş İslâmoğlu [Ta İbn Abbas’ın öğrencisi İkrime ayetteki “kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza nereden/nasıl isterseniz öyle varınız” ayetini herhangi bir sınırlama olmadığı şeklinde yorumlamıştır.] Cevâb İkrime’ye nisbet edilen bu haberi kim rivâyet etmiştir, sihhat derecesi nedir?… Hiçbirisi belli değil… Senedini getirsin de bir bakalım… Kaldı ki, isnâdı belli ve sağlam olsa bile haber doğru mu anlaşılmıştır? Onun “önden olmak şartıyla arkadan” şeklinde anlaşılmasına mani ne vardır? Hattâ O’ndan yapılan bu rivâyet farz-ı muhâl reddedilemez sahihlikte ve tevil kaldırmaz açıklıkta bile olsa –ki vallahi asla öyle değildir- Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem’in sahîh ve açık sözleri karşısında bir Tâbiî’nin görüşünün ne kıymeti olabilir?! Üstelik bu şâz ise ya ne denir?… Oysa tam aksine, O’ndan bu iddiâyı kesin iptâl eden sâbit rivâyetler gelmiştir. Birkaç tanesi –Abd İbnü Humeyd, İkrime yoluyla İbnü Abbâs radıyallahu anhumâ’dan rivâyet etti “… Ayaktayken, otururken, önden ve arkadan varan olarak ama önlerinden… Önlerinden başka yanlarına taşma.” –Abdurrezzak ve Beyhakî Şuab’da İkrime’den rivâyet ettiler “Ömer İbnü Hattâb bunun gibi bir şeyde/suçta adamın birine dayak attı.” –Beyhakî Sünen’de İkrime yoluyla İbnü Abbâs radıyallahu anhumâ’dan rivâyet etti “O, arkadan yanaşmayı şiddetle ayıplardı.” Bunlar İkrime’nin iki Sahâbî’den yapıp ta itirâz etmediği üç rivâyet. –İbnü Ebî Şeybe Musannef ve Harâitî, Mesâvî’l-Ahlâk’da[18] İkrime’den şöyle dediğini rivâyet ettiler “Erkek kadına dilediği gibi yanaşır; ayaktayken, otururken ve arkadan olmadığı müddetçe her bir halde” [19] –İbnü Ebî Şeybe, el-Musannef’de yine İkrime’den “Tarlalarınıza nereden ve nasıl olursa varın ama Fercinden/ön tarafından”.[20] Bu ikisi de İkrime’den kendi sözü olarak yapılan rivâyetler… O halde, bu rivâyetlerden daha sahîhleri bulunmadıkça İkrime’ye iftirâ edilmektedir. Altı İslâmoğlu [Ehl-İ Beyt okulu genellikle bu yorumu benimsemiştir.] Cevâb “Ehl-i Beyt Okulu”, yani “Mezhebi” denilirken kasdedilen nedir, kimlerdir? Ehl-i Sünnet imâmlarının başında yer alanlardan olan ve Ehl-i Sünnet Tasavvufu’nun silsilelerinin başlarını süsleyen Ehl-i Beyt imâmları mıdır, yoksa Onlara iftirâ etmeyi dîn edinen Sonraki Şiîler midir? Eğer sonraki iftirâcı Şiîler ise, onları İslâmoğlu’na ve benzerlerine verdik; Mü’minlere göre pislik böceklerinin görüşlerinin, daha doğrusu hevâlarının hiçbir kıymeti yoktur. Şâyet, Ehl-i Beyt İmâmları olduğu kasd ediliyor idiyse, bunun önce sahîh ve mu’teber senedlerle veya hiç olmazsa tek bir senedle isbât edilmesi gerekmez miydi? Sonra da Mübârek dedelerinden sahîh yollarla gelen onlarca te’vîl kaldırmaz yasaklayıcı, la’netleyici ve aşağılayıcı rivâyetlerle bunların tahlîli îcâb etmez miydi? Netîcede de, bunların, nasslara ve müstakîm kolektif akla ters görülerek -faraza râvîleri sağlam bile olsalar- rivâyetlerin yanlış anlaşılmalarına veya rivâyetleri yapanların yanlış anlamalarına veya hatâ etmelerine yorularak terk edilmeleri lâzım gelmez miydi? Elbette böyle gerekirdi. Evet, Alî radıyallahu anhu ve kerremellâhu vechehû başta olmak üzere, hiçbir Ehl-i Beyt imâmından şu habâsetin mübâhlığına ve meşrûiyetine dâir tek bir sağlam te’vîl kaldırmayan rivâyet getirilemez. Aksine biz bu büyük zâtlardan bunun ne denli bir la’netlik iş olduğuna dâir Şia kaynaklarından bile bir nice rivâyet getiririz. Başta İmâm Ebû Hanîfe, Mâlik ve Şâfiî’nin imâm kabûl edip başlarına tâc ettikleri, Ehl-i Beyt İmâmlarına yapılan bu pis ve “alçakça” iftirâ mutlaka temizlenmelidir. Buna kendilerini onlara nisbet edenler de öncelikle ve şiddetle karşı çıkmalıdırlar. Yedi İslamoğlu [Ehl-i Sünnet okulu ise bu yaklaşıma itiraz etmiştir. Şöyle ki Ayetteki “ennâ” zarfının aslen iki manaya geldiği doğrudur 1 nereden, 2 nasıl. Fakat ayet “kadınlarınız sizin tarlanızdır” buyuruyor. Tarla ürün veren yerdir. Dolayısıyla tarla denilmeye rahme açılan kadınlık uzvu layıktır ve ayet örtülü olarak onu kasdetmiştir. Zira dölyolu ancak “tarla” vasfını almaya layıktır. Diğer yol için insan ürünü olan çocuğun doğumunda rol oynamadığı için “tarla” denilemez. Dolayısıyla ayette kapalı olarak kastedilen “tenasül organıdır” ve ayetin açılımı da “kadınlarınız sizin nesillerinizin tohumunu ekip o tohumun mahsulü olan çocuklarınızı hasat ettiğiniz tarlanızdır; o tarlaya tenasül yolundan olmak şartıyla, hangi pozisyonda, hangi yönden, hangi usulle varırsanız varın, bu sizin bileceğiniz iştir” denilmiştir.] Cevâb Bir O’nun, âyeti yüksek ictihâdlarıyla lutfedip Ehl-i Sünnet’in anladığı gibi anlaması iyi. Böyle bir görüşte olmak lâzımdır, fakat kâfî değildir. Bu hususta Mezheb imâmlarını taklîd etmediği halde kör bir taassubla taklîd ettiği Üstâd-ı A’zâm’ı Goldziher ne demiştir, bilmiyoruz; ama, şu görüş, Müfessir! Tâbatâbaî de dâhil birçok Şiî’nin dahi görüşüdür. Lâkin İslâmoğlu’na kimse “sen bu işi kabûl ediyorsun” dememiştir. Ona denilen meâlen “sen bu lanetlik işi Ehl-i Beyt’in geneli’ne isnâd ediyorsun, utanmadan ve sıkılmadan meselenin İmâm Ebû Hanîfe, İmâm Muhammed ve İmâm Şâfiî’nin ictihâdları gibi bir ictihâd olduğunu söylüyorsun” sözünden ibârettir. Bu da hiçbir şekilde iftira olmayıp vakıanın tesbîti ve hakîkatin ta kendisidir. İki Bu la’netlik işin “tartışmalı bir mesele olduğu”nu söyleyerek hafifletilmesi, hattâ bir ictihâd seviyesinde görülüp gösterilmesi hıyânet çapında bir densizlik ve “kendini bilmezce, alçakça ve art niyetli”, “basit, sığ ve buram buram mezhep holiganlığı kokan…, merdut, edepsiz”, “çirkin, zararlı, hadsizlik”tir… Üç “Ben kişinin hanımına arkadan yanaşılabileceği görüşünde olduğumu söylemedim; bana iftirâ edilmektedir” meâlindeki sözlerle duygu sömürüsü yapması ve birilerine harbiden iftirâ etmesi, delikanlılığa sığmaz. O’na kimse “sen bu görüşte olduğunu söyledin” dememişken kimilerine böylesi bir iftirâ ettin iftirası çamurunu atması da ayrı bir ibretlik husûstur. Evet O, böyle bir şey demedi, ama demekten beter yaptı. Değil mi ki O, bu menfûr ve mel’ûn işi büyük müctehidlerin ictihâdlarına eş değer tuttu; nevri döndü ve bu “ictihâdı”! “İmâm” dedikleri Humeynî’ye yorumsuz ve hakaretsiz olarak sadece nisbet edene, “kendini bilmezce, alçakça ve art niyetli”, “basit, sığ ve buram buram mezhep holiganlığı kokan…, merdut, edepsiz”, “çirkin, zararlı, hadsizlik” gibi kendinden haber veren süflî ve iğrenç hakaretleri revâ gördü… Ne fark eder?… Bunu “kabûl ettiği”ni söylemese, hattâ “kabûl etmediği”ni söylese ne olur?… Dört Doğru, İslamoğlu bu âyetten sözü geçen işin mübâh olduğu anlaşılacağını söylemedi, aksine anlaşılmayacağını söyledi. Ancak açık söylesin, bu işin kesin haram ve la’netlik bir iş olduğunu kabûl ediyor mu, etmiyor mu? Ediyorsa mesele kalmaz. Etmiyorsa, neden?…. Sekiz İslamoğlu [Bu konuda Hz. ömer’ in yaşadığı nakledilen bir de nüzul sebebi rivayeti vardır. Hz. Ömer bir gün pişmanlık sözleriyle Allah Rasulü’ne başvurur. Sebebini ise farklı cinsel ilişki pozisyonunu kastederek “Atıma bugün ters bindim” der. Rivayete göre bu ayet bunun üzerine inmiş olur.] Cevâb Buradaki, ifâdeler, önceki “arka taraftan öne yanaşmak” şeklindeki doğru manayı destekler mahiyette ise de, ibâredeki bu doğru mana çok açık olmayıp “arkadan arkaya yanaşmak” şeklinde anlaşılmaya da müsâiddir. Nitekim şu ifâdeyi böyle anlayıp ta bize işin hakîkatini soranlar olmuştur. Yoksa esas maksad böyle yanlış anlaşılması mıdır? Dokuz İslâmoğlu Ezcümle 1. Bu ilmi bir mevzu olan ve farklı mezheplerdeki alim ve fakihlerin kendi arala rında tartıştıkları ve ihtilaf ettikleri bir meseleye böylesine basit, sığ ve buram buram mezhep holiganlı ğı kokan bu çirkin yaklaşım merduttur, edepsizdir, verdiğim Şafii örneğinde olduğu gibidir. 2. Ulemamızın ilmi olarak kendi aralarında tartıştığı meseleleri cühelamızın böylesine reddi bir üslupla tarafgirliklerine alet etmeleri çirkindir, zararlıdır, hadsizliktir. Cevâb Müctehidlerle pislik böceklerinin, pislik böcekliği ile de ilmin hiçbir alakası yoktur. Böyle bir hezeyânın ictihâdlarla ayni seviyede görülüp gösterilmesi, sarhoşlarla müctehidleri, sarhoş naraları ile de ilmî ictihadları yan yana getirmekten farksızdır. Kendi ifâdesiyle “kendini bilmezce, alçakça ve art niyetli”, “basit, sığ ve buram buram mezhep holiganlığı kokan…, merdut, edepsiz”, “çirkin, zararlı, hadsizlik” ile vasfedilebilecek bir tavır sergilemektir. Hem ulemâ’nın tartışma mevzularına cahillerin burnunu sokması kendi ifadeleriyle “çirkindir, zararlıdır, hadsizlik” ise kendisi şu seviyesizliğine rağmen neden laf ebeliğine soyunmaktadır? On İslamoğlu [Bu basitlikte ele alınırsa, ?… Nebiz’e helaldir dediği için İmam Azam Ebu Hanife’yi “Bira’ya helaldir” dedi iftirasıyla, İmam Muhammed’i Daru’l-Harpte karlı çıkacaksa mümine verdiği “ribalı muamele” cevazı yüzünden “İmam Muhammed faize helaldir” dedi iftirasıyla ve daha bir çok imam diğer imamlara muhalefet ettiği ve ilmi bir biçimde ortaya koydukları fetvaları yüzünden iftiralara maruz kalabilir. Allah bizi insaf, adalet ve itidalden ayırmasın…] Cevâb Yukarıya alınan cümledeki birçok Türkçe ve ifâde bozukluğu bir yana bırakılacak olursa, bir nice muğalata/çenebazlıkla yapılan kandırmacalar var… Birincisi Nebiz, içine kuru hurma, kuru üzüm ve benzeri tatlı meyveler atılıp ta tatlanan, ama henüz kaynayıp sarhoş edicilik vasfını almayan suya denir. Bir bakıma henüz şarap halini gelmeyen üzüm suyu gibidir. Üzüm suyunun mübâhlığı ise münâkaşa kaldırmaz. Bira ise bambaşka bir şeydir; arpadan belli şekillerde yapılan belli seviyede sarhoş ediciliği de bulunacak şekilde mayalanan bir içkidir. Bunların birbirine kıyaslanması ve karıştırılması elbette illet/temel sebeb beraberliği bulunmamasına rağmen bir kıyas olmakla, batıl olur. Nebîzin yasaklığına dair delâleti açık ve kesin nass bulunmamakta, hattâ mubâhlığını gösteren bir takım nasslar bulunmaktadır.[21] Halbuki üzerinde konuşmak zorunda kaldığımız pislik böcekliğinin haram yahud küfür veya livata ve lanetlik bir iş olduğuna dâir sahîh hadîsler bulunmasına rağmen mübâhlığına dâir sahîh ve tevîl kaldırmayan rivâyetler yoktur. O bakımdan İmâm A’zam Ebû Hanîfe’nin mübâh bulduğu Nebîz ile, Pislik böceklerinin meşrû gördüğü la’netlik işi birbirine benzetmek sunturlu bir şeytânî kıyâs ve iblisvârî bir aldatmacadır. İkincisi İmâm Muhammed’in “Daru’l-Harpte karlı çıkacaksa mümine verdiği ribalı muamele cevazı” diye bir şey yoktur. Evvelâ bu O’na bir iftirâdır. Doğrusu, “Dârul’-Harb’de Mü’min ile müşrikler veya Harbîler/İslâm’a ve Mü’minlere harb açan kâfirler arasında fâiz hükmü, haramlık yoktur” şeklindedir. Yoksa Dârü’l-Harb’de Mü’minin Mü’minden fâiz alması câiz değildir. Bilhassa günümüzdeki bankalar, günahkâr da olsa Mü’minlerle Harbîlerin karıştığı ve Mü’minlerin Mü’minlerden faiz almak vaziyetine düştüğü isyan tezgâhlarıdır. Sonra, bu ictihâd, sadece İmâm Muhammed’e değildir, Ondan önce İmâm Ebû Hanîfe ile İmâm Süfyân-ı Sevrî’ye, onlardan da evvel İmâm İbrâhîm en-Nehâî’ye de âiddir.[22] Oların bu husûsta bir çok hadîs delîli vardır. Nitekim eşsiz Muhaddis İmâm Tahâvî Şerhu Müşkili’l-Âsâr’ında bu hadîs delîllerinden ikisini ortaya koymuş, nasıl delil olacaklarını bir Hadîs Hâfızı ve Müctehid gözüyle îzâh etmiştir..[23] Evet, Cumhûr bu görüşte değildir ve ihtiyât bundan da geri durmaktadır. İmâm Muhammed, İmâm Ebû Hanîfe, İmâm Süfyân-ı Sevrî ve İmâm İbrâhîm en-Nehâî’nin ictihâdları sapasağlam ictihâdlar ise de zamânımızdaki sinsî tuzaklardan selâmette olmak Cumhûrun görüşünü almaktadır. Bütün bunlar meselenin bir başka yanıdır. Mübâhlığı hakkında nass bulunan bir şeyle haramlığı hakkında kesin nass bulunan bir şeyi birbirine kıyâs etmek ise insana eşek, eşeğe de insan gözüyle bakmaktan farksızdır. Üçüncüsü Burada İmâmlarımız Şâfiî, Ebû Hanîfe ve Muhammed savunuluyor gibi yapılıp la’netlik işin mel’ûn taraftarları temize çıkarılırken, aslında ismi geçen İmâmlarımız -müdâfaa edilir gibi yapılıp- ustaca ve şeytânî bir kıvraklıkla derinden derine karalanıyorlar. Yoksa, kendisi gibi sıradan kimselerin bile ilk bakışta doğru bulmayıp karşı çıkacakları misalleri vermenin başka hangi mantığı olabilir?… Onları haklı çıkaracak deliller getirilmeden ilk bakışta garib karşılanacak te’vîle muhtâc olan meselelerini ortaya atmak, fitne düşüncesinden veya işinden elbette ki uzak değildir. Nebi sallellâhu aleyhi ve sellem’in, zor anlaşılacak, belki de anlaşılamayacak kader meselelerini bedevîlere anlatan Sahâbîleri azarlaması kasıdsız olmakla beraber bu sebebe dayanıyordu. Şu meselelerin her biri esasen ayrı ayrı ve etraflıca incelenmeye muhtâc olduğundan burada teferruata girilmedi. Nasib olursa inşâellah ileride ele alınırlar. Dördüncüsü Çaykarali veya Ofli hoca başka bir hocayı son derece övmüş, yere göğe sığdıramamış, sonra da “lâkin iki üç sene de benden ders okusaydı bambaşka olurdu” demiş. Mezheb imâmlarını ve Mezhebleri müdâfaa ettikten ve çok övdükten sonra “bir mezhebi taklîd etmediğini” söylemek, onların ictihâdlarını hemen hemen tamamıyle çürüğe çıkarmak, hatta ictihâd kabul etmeyecek birçok nassın açık hükümlerini inkâr etmek aklıma yukarıdaki kıssayı getirdi. Mezheb İmâmlarımızın kesip attığı tırnak kadar ilim ve takvâ değeri olmayan yeni türetilen bir sürü zavallı müctehidlerimiz var… Küfür sistemlerinin gübreliklerinde türetilen şu zehirli mantarlar cidden komik yaratıklar… Bunların kendilerini müctehid imamlarımızın üstünde ve onlara hâkim görmesi ve onlara ilk mekteb mualliminin mektebe yeni başlayan çocuğa yaptığı muâmeleyi yapması gözlerde sirk palyaçoluğunu canlandırmaktadır… Bir de mürâîce ve sahtekârca, çelebilik gösterisi yapmaları cidden kusturucu bir iğrençlik… İşte size tam on noktada on cevâb… Şimdilik bu kadar… Vesselâm… وَصَلَّى الله عَلَى سيدنامحمد وَ عَلَى اَلِه وصحبه كلما ذكره الذاِكرون وغفل عن ذكره الغافلون وَ الْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالمَين [1] Tirmizî 1165, Nesâî, el-Kübrâ 9001 ve İbnü Hibbân 4191 [2] Heysemî bunu el-Mecma’da 4/299 zikretmiş ve şöyle demiştir Bunu Tabarânî Ebu Hureyre hadisinden rivâyet etmiştir ve râvileri sağlam kişilerdir. [3] İbnü Mace 1923, Ahmed 2/344 Ebu Hureyre hadisinden. [4] Ahmed 2/444, Ebû Davûd 2162. [5] Ahmed 2/476, Tirmizî 135, Nesâî 131, İbnü Mâce 639. [6] Ahmed 2/182. Bunu Heysemî el-Mecma’ da 4/298 zikredip şöyle dedi Bunu Ahmed ve Bezzar el-Evsat’da rivâyet etmiştir. Ahmed’in ve Bezzâr’ın râvileri sağlam kimselerdir. [7] Bunu Heysemî el-Mecma’ da 4/298 zikretmiş ve şöyle demiştir Bunu Ebu Ya’la, Tabarânî el-Kebir’de ve Bezzâr Ömer radı yellâhu anhu’dan rivâyet etmiştir. Ebu Ya’la’nın Ya’la İbnül-Yemân’ın dışındaki ravileri sahih’in ravileridir ki Ya’lâ’da sağlam dır. [8] İbnü Mâce 1924, Nesâî 99 [9] Bunu Heysemî el-Mecma’ da 4/299 zikretmiş ve şöyle demiştir Bunu Tabarânî, Cabir İbnü Abdillah’dan rivâyet emiştir. Râvileri sağlam kimselerdir. [10] Darekutnî Cabir bin Abdillâh el- Ensârî’ den. [11] Bunu Heysemî el-Mecma’da 4/299 zikretmiş ve şöyle demiştir Bunu Tabarânî el-Evsat’da rivâyetetmiştir. Senedinde Abdurrahmân ibnü’l-Fadl vardır ki, Zehebî onu sağlam bulmuştur. [12] Ahmed 1/86, Tirmizî 1164, Nesâî 138, İbnü Hıbbân 2237 [13] Nesâî, Es-Sünen’ül-Kübrâ 9013, [14] Ed-Dürrül-Mensûr 1/592 Darü İhyâi’t- Türâsi’l-Arabî, 1421 [15] İbnü Ebî Şeybe, Ahmed 21351, Ne sâî ve İbnü Mâce 1924 [16] El-Mîzân2/222,223 [17] Tabersî, Mecmau’l-Beyân1/414 Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî,1412 [18] İbnü Ebî Şeybe, el-Musannef H16664, el-Harâitî, Mesâvî’l-Ahlak H465 [19] Ed-Dürrü’l-Mensûr 1/594,595,597, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî,1421 [20]İbnü Ebî Şeybe, el-Musannef H16675 [21] Geniş bilgi içün bakınız Tensîku’n- Ni zâm 201 Nûr Muhammed, Esahh-ı Metâbı’ ve Kârhâne Ticâreti Kütüb –Karaşi [22] İmâm Tahâvî, Şerhu Müşkili’l-Âsâr 8/248,249 [23] İmâm Tahâvî, Şerhu Müşkili’l-Âsâr 3213 Bu hadîsin isnâdı sahîhdir ve aynı zamanda Abdurrezzâk tarafından el-Musannef’de 9771, Onun yoluyla Ahmed 3/138-139, Nesâî el-Kübrâ Tühfe1/153, Ebû Ya’lâ 3479, İbnü Hibbân 4530,Bezzâr 1816, Beyhakî, Sünen 9/151,Delâil 4/268’de dahi rivâyet edilmiştir. Tahâvî, Şerhu Müşkili’l-Âsâr 3217 Bu rivâyetin de isnâdı sahîhtir ve Müslim’in rivâyet ettiği uzun hadîsin 1218 bir parçasıdır. Hadîsi, İbnü Hibbân 1457 da rivâyet edip sahîhliğine hükmetti. CİNSEL SALDIRILAR Dr. Ercüment AKSOY, Dr. Mehmet Akif İNANICI, Dr. Gürsel ÇETİN, Dr. Oğuz POLAT, Dr. M. Şevki SÖZEN, Dr. Fatih YAVUZ Cinsel saldırı, rızası olmayan veya herhangi bir sebepten dolayı yaşının küçüklüğü veya akıl hastalığı rızası kabul edilmeyen bir kişinin, fiziksel güç kullanımı, tehdit, korku, hile ve kandırma gibi zorlamalarla cinsel içerik taşıyan bir davranışa maruz kalmasıdır. Bu yasal olmayan davranışlar cinsel amaçlı bir dokunuştan ırza geçmeye kadar geniş bir spektrum içerir. Cinsel davranışlar toplumların gelenek, görenek, ahlaki değerler ve yasal yaptırımlarına bağlı olarak farklı biçimlerde değerlendirilseler de, ülkemizde hukuksal boyutta bir cinsel davranışın suç olarak nitelendirilmesinde bazı ortak kavramlar bulunmaktadır. Bunlar; 1. Davranışın rızası olmayan bir kişiye yönelik olması, 2. Yasalarda belirtilen yaş gruplarındaki kişilere karşı yapılması, 3. Mental veya beden hastalığından yararlanılması, 4. Zor kullanılması, 5. Kişiyi alkol, uyutucu, uyuşturucu bir madde etkisi altında bırakarak yapılması, 6. Hile ve kandırma yolu ile gerçekleştirilmesi. çerçevesinde cinsel saldırı vajinal veya anal koitusla gerçekleşmişse ırza geçme, koitus amaçlanmayıp cinsel tatmin hedeflenmişse ırz ve namusa tasaddi, her ikisi de amaçlanmayıp eylem sadece dokunuşla veya sözle sınırlı kalmışsa sarkıntılık olarak tanımlanmaktadır. Irza geçmede ejakülasyon koşulu aranmaksızın, sadece penis penetrasyonunun yeterli olacağı gözönüne alınmalıdır. Muayenenin talep edilmesi Mağdur ve şüpheli saldırgan Pratikte savcılık veya polis saldırıya uğradığı iddia edilen kişinin muayenesini yazı ile adli tabiplikten istemektedir. Bu talebin hemen her zaman yazılı olmasına dikkat edilmeli ve gelen tüm yazılar dosyalanmalıdır. Muayeneye başlamadan önce kişinin kimlik bilgileri tespit edilmeli ve bu bilgiler dosyaya kayıt edilmelidir. Muayenenin saati, günü ve tarihi, incelemede hazır bulunanların isimleri ve saldırı ile muayene saati arasındaki süre mutlaka kayıt edilmelidir. Kişinin kendi talebi ile adli muayenesi ve rapor yazılması mümkün değildir. Bir cinsel saldırıdan sonra doğrudan bir sağlık kurumuna başvurulması durumunda, bulguların en sonunda rapora geçeceği düşünülerek muayene titizlikle gerçekleştirilmelidir. Bulgular aradan vakit geçirmeksizin not edilmeli ve aynı zamanda görevli savcılığa veya hastane polisine haber verilerek soruşturmanın başlaması sağlanmalıdır. İnceleme Yeri Muayenenin hem mağdur, hem de hekim için en uygun şartlarda yapılmasına dikkat edilmelidir. Kişilerin polis karakollarında veya cezaevlerinde muayene edilmesi talep edilebilir. Kişinin iyi aydınlatılmış ve gerekli aletlerin bulunduğu bir muayene odasına nakli ve muayenenin orada yapılması sağlanmalıdır. Mağdurun izninin alınması Maruz kalınan cinsel saldırı sonrası oluşan fiziksel ve emosyonel hasarların fazlalığı nedeni ile mağdur büyük bir travmaya maruz kalmıştır ve bu travma polis soruşturması, hekim muayenesi, savcı ve mahkeme aşamalarında çeşitli derecelerde tekrarlanır. Bu nedenle, hekim muayene olacak kişiye sevecenlikle ve saygıyla yaklaşmalı, görüşme ve muayene detayları hakkında bilgi vermeli, bilimsel terminoloji kullanılmakla birlikte, mağdurun düzeyine göre açıklama yapılmalı, ortamın fizik koşullarının uygun olmasına dikkat edilmelidir. Olayla ilgili ayrıntılı anamnez alındıktan sonra fizik muayeneye geçilmelidir. Cinsel saldırı muayene formları ve şemalarının kullanılması tercih edilmelidir. Gerek görüşme, gerekse de muayene aşamalarında hekim, hasta ile yalnız kalmamalı, bir bayan personel tercihen hemşire hekime eşlik etmelidir. Kişinin isteğine göre bir yakını da muayenede hazır bulunabilir. Mağdurun aydınlatılmış onamı rızası alınmaksızın muayenesi yapılmamalıdır. Mağdura, yapılacak incelemeler ve idari işlemler hakkında bilgi verilmelidir. Cinsel suç iddiası adli tıp ve jinekoloji uzmanlık alanına girmekle birlikte, herhangi bir hekimden de adli makamlar tarafından bir cinsel saldırı iddiasının araştırılmasında yardım istenebilir. Deneyimsiz veya çok az deneyimi olan hekim, oldukça büyük sorumluluk taşıyan bu konuda görev almakta isteksiz olsa da, yasal sorumluluk nedeniyle bu çağrıya uyacaktır. Bu görev esnasında azami dikkat gösterilmeli, hekimin görüşleri ölçülü olmalı, özellikle deneyimsizlikten kaynaklanabilecek belirsiz ve her iki anlama da çekilebilecek ifadelerden kaçınmalıdır. Bu konu, gerek mağdur gerekse de sanık açısından herhangi bir adli hataya düşmemek için oldukça büyük önem taşır. Muayeneyi yapacak olan hekim tüm bulguları objektif ve yorumsuz olarak kaydetmeli, fizik muayene sadece genital bölge ile sınırlı kalmayıp tüm vücudu içermeli, muayene tamamlandıktan sonra bulguları içeren raporla birlikte muayenesi yapılan kişinin en kısa zamanda adli tıp uzmanı bulunan bir kuruluşa, bunun mümkün olmadığı durumlarda bir jinekologa gönderilmesi sağlanmalıdır. Bu imkanların yokluğu halinde ise, hiç olmazsa ilgili uzman hekimlere sözlü olarak danışılması gerekir. Cinsel saldırı olaylarında, adli tıp açısından yapılan muayenenin üç temel amacı vardır. 1. Olayda fiziksel şiddet kullanılıp kullanılmadığı, 2. Cinsel ilişkinin gerçekleşip gerçekleşmediği, derecesi ve sonuçları, 3. Saldırganın kimliğinin saptanması. Cinsel saldırı olgularının muayenesinde ise üç önemli basamak vardır. Anamnez, fizik muayene ve örnek alınması. A. Anamnez Kısa bir tıbbi hikayenin alınması gerekmektedir. Evli veya bekar olduğu, geçirdiği hastalıklar, operasyonlar, halen bir tıbbi tedavi altında olup olmadığı, son 24 saatte alkol ve başka bir ilaç kullanıp kullanmadığı not edilmelidir. Jinekolojik ve obstetrik anamnez alınmalı ve kayıt edilmelidir. Gebelikleri, düşükleri, doğumları, son adet tarihi, kontraseptif kullanılıp kullanılmadığı sorulmalıdır. Kişinin cinsel yaşamı ile ilgili sorulara yer verilmelidir. Anamnez sırasında kişinin mental ve psikolojik durumu değerlendirilir. Saldırı ile ilgili olarak saldırı zamanı, yeri, çevre koşulları ve şikayetin ne zaman yapıldığı, elbiselerin değiştirilip değiştirilmediği, yıkanıp yıkanmadığı, saldırı sırasında zor kullanılıp kullanılmadığı, saldıran kişilerin sayısı, saldırıda ejakülasyon olup olmadığı sorularak not edilmelidir. Vücudundaki ağrılı bölgeler ve vajinal akıntısı olup olmadığı sorulmalıdır. Ağrı olduğu belirtilen yumuşak doku bölgelerinde makroskopik bir lezyonun bulunamaması halinde kişi 24 saat sonra tekrar muayeneye çağrılmalıdır. Bazı olgularda travmadan sonra ekimozların görünmesi 6 saate kadar uzayabilmektedir. B. Fizik muayene ve örneklerin alınması Anamnezden sonra genel bir fiziksel muayeneye geçilir. Mağdur, hekimin önünde soyunmak istemeyebilir. Kendisine giysilerindeki yırtık ve lekelerin tespit edilmesinin bir saldırıyı destekler delil olduğu anlatılarak iknaya çalışılmalıdır. Mağdura o an üzerinde bulunan giysilerin, saldırıya uğradığı an üzerinde bulunanlar olup olmadığı sorulmalıdır. Söz konusu giysiler o an üzerinde bulunanlar ise, inceleme için saklanmalıdır. Eğer değilse, saldırı anında üstünde bulunan giysiler temin edilmelidir. Giysilerde olabilecek ve bir saldırının gerçekleştiğini gösterebilecek yırtık, kir ve düzensizlikler kaydedilmelidir. Giysiler incelenmek üzere uzak bir laboratuvara gönderilecek veya bekleyecek ise, mutlaka önce kurutulmalı ve kağıt torbalar ile gönderilmelidir. Plastik torbanın kullanılması hızla mantar üremesine neden olmakta, bu da yapılacak incelemeleri imkansız hale getirmektedir. Kişiye giysilerinde ıslaklık hissedip hissetmediği sorulabilir. Giysilerde bulunan şüpheli lekeler daire içine alınarak laboratuvara gönderilir. Fizik muayeneye her zaman genital bölge dışından başlanmalıdır. Böylece kişinin rahatlaması sağlanır ve tüm vücut incelenebilir. Genital lezyonların minimal olduğu olgularda vücudun diğer bölgelerindeki lezyonlar bir saldırının meydana geldiğini göstermede daha faydalı olacaktır. Çocukların muayenesinde, önce çocuğun güveni kazanılmalıdır. Çocukların genital muayenesi dahil tüm muayenesi gerekirse annesinin kucağında yapılabilir. Ayrıca, küçük çocukların muayenesini bir kerede bitirecek şekilde organize olunmalıdır. Teknik olanaklar ve deneyim eksikliği durumunda çocuğun muayenesinin ve tedavisinin daha geniş olanakların bulunduğu bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına veya merkeze gönderilmesi çocuğun tekrar tekrar muayenesini engelleyecektir. Özellikle sağlık ocaklarına başvuran ve genital bölgede ciddi yaralanmaları bulunan olguların en yakın hastaneye gönderilmesi uygundur. Ağız ve dudaklar Dudakların bukkal yüzlerinde şiddetli öpme sonucunda ekimozlar görülebilir. Dudakların dişlere bastırılmasıyla abrazyonlar, ekimozlar ve hatta laserasyonlar görülebilir. Her olguda oral penetrasyon sonucu olabilecek semeni gösterebilmek için ağızda herhangi bir incelemeden önce, nadiren pozitif sonuçlar verse de yine de yayma preparatların yapılması yerinde olacaktır. Isırıklar Boyunda, omuzlarda, göğüslerde ve gluteal bölgelerde emmeye ve ısırmaya bağlı ekimozlar bulunabilir. Bunlar hafif şiddetteki lezyonlardan sadistik yapıdaki parçalayıcı lezyonlara kadar değişebilmektedir Resim 36. Emme lezyonları oval veya yuvarlak şekilde, içinde intradermal peteşiyal kanamalar bulunan lezyonlar şeklinde olabilir. Peteşiyal kanamaların nedeni emme ile basıncın düşmesi sonucu küçük kan damarlarının rüptüre olmasıdır. Bu lezyon dudak kenarlarında ise yarımay şeklinde gözlenebilir. Bunlara dişlerin neden olduğu izler ve abrazyonlar eşlik edebilir. Bu tip emmeye bağlı lezyonlara boyunda, kulak altında, omuz üst bölümlerinde, göğüslerde ve memebaşı etrafında sıklıkla rastlanmaktadır. Gerçek ısırıklar emmeye bağlı lezyonlarla birlikte veya yalnız başına bulunabilir. Temel özellik dişlerin ark yapısına uyan dişlerin tek tek yaptığı lezyonlar şeklindedir. Dişlerin kapanması ile lineer abrazyonlar da görülebilir. Memenin veya meme başının bir bölümü kısmen veya tamamen ampute edilmiş de olabilir. Cinsel saldırı olgularında, bu tip yaralar mümkünse fotoğraflanmalıdır. Eğer mümkün değilse lezyonların lokalizasyonu ve ölçümleri yapılarak kayıt edilmelidir. Lezyonlarda herhangi bir inceleme yapmadan önce - eğer saldırgan sekretör ise - yaymalar alınarak kan grubu ve diğer özel maddeler aranmalıdır. Genel ekimozlar ve abrazyonlar Boyuna ve başa yapılan öldürücü yaralanmalardan başka, bazı ekimozlar cinsel bir motivasyonun belirtileridir. Göğüsler sıkıştırılmış olabilir. Bunun sonucunda öncellikle memebaşı çevresinde 1-2 santimetre aralıklı değişik ekimozlar görülebilir. Tırnakların neden olduğu lineer abrazyonlar da bulunabilir. Penetrasyonun gerçekleştirilmesi amacıyla zorlamadan dolayı bacaklarda ve kalçalarda ekimozlar görülebilir. Femoral bölgenin iç kısımlarında da bacakların zorla açılması sonucunda ekimozlar görülebilir. Anus etrafında, anal veya vulval penetrasyonun gerçekleştirilmesi amacıyla ellerin gluteusları ayırması sonucunda ekimozlar görülebilmektedir. Eğer saldırı sert ve düzensiz bir zeminde gerçekleşmişse sırtta özellikle omuzlarda ve gluteal bölgelerde ekimozlar ve abrazyonlar bulunur. Açık arazide ise taşlara, çalılara ve dallara ait lezyonlar ile yaprak ve çimenin izleri deride bulunabilir. Elbiselerin incelenmesi genellikle adli bilimcinin görevidir, fakat adli tıp uzmanı vücudu incelediğinde elbiselerdeki hasarı, düzensizlikleri ve yabancı cisimleri de not etmelidir. Diğer bölgesel yaralar Eller dikkatlice incelenmelidir. Kadınların uzun tırnakları saldırı sırasında kırılmış olabilir. Otopside ise tırnaklar kesilerek incelenmek üzere laboratuvara gönderilebilir. Her tırnaktan ayrı ayrı örnek alınması şart değildir, ama iki eli ayrı ayrı örneklemek yerinde olacaktır. Konjonktivalarda peteşial kanamaların bulunması bir elle veya bağla boğma girişimini akla getirebilir. İple veya benzer cisimlerle bağlama sonucu ekstremitelerde lezyonlar bulunabilir. Bazı olgularda memelerde, kalçalarda, perinede kesici delici alet yaraları bulunabilmektedir. Genital Muayene Dış genital organların muayenesine inspeksiyonla başlanır. Labium majus ve minuste eritem, sıyrıklar ve ekimotik alanlar oluşabilir. Bu bölge sperm, kan ve kıl gibi materyal açısından tercihen bir büyüteçle incelenmelidir. Hymen muayenesi özellikle genç kızlarda ve çocuklarda bazen travmatik bulgu içeren tek bölge olması nedeni ile önem taşımaktadır. Her iki labium majus ve minusun bilateral olarak 1/3 üst kısmından tutulup gayet yavaş olarak hafif yukarı ve öne doğru oblik olarak iyice gerilmesi ile hymen rahatlıkla görülebilir. Hymenin bütünüyle açık bir hale getirilmesinden sonra incelemenin yapılması gerekir, çünkü çoğunlukla iç kenarda bulunan doğal çentikler travmatik yırtılmalarla karışabilmektedir. Hymen muayenesi için anatomisini iyi bilmek gerekir. Hymen morfolojisi 4 ana özellikten oluşur. 1. Şekil En sık görülenler halka annuler, yarımay semiluner ve dudak labial şeklinde olanlardır, daha nadir olarak köprülü ve kalbur kribriform şekilli olabilir, çok daha nadir olarak deliksiz hymen tipleri de mevcuttur. 2. Karakter a. Hymen açıklığı fevha küçük, orta veya geniş olabilir. b. Hymen serbest kenarı düz, ince tırtıklı, derin çentikli, saçaklı veya çiçek tacı şeklinde olabilir. 3. Direnç Hymen kalınlığı ve yapısal özelliği değerlendirilir. İnce ve zayıf dirençli olabildiği gibi, kalın ve sağlam dirençli özellikte de olabilir. 4. Elastikiyet Hymenin elastiki olup olmadığı değerlendirilir. Muayene bulguları yazılırken hymenin yukarıda belirtilen ve 4 ana özellikten oluşan morfolojik yapısı ayrıntılı olarak tanımlanır. Hymen, vagina mukozasının devamından ve vajina ağzında bir kıvrıntı meydana getirmesinden oluşmuş mukoza karakterinde bir zardır. Hymenin ortasında normal olarak menstruasyon kanının ve sekresyonların akması için bir açıklık vardır. Hymenin biri vajina duvarına yapışık diğeri serbest, açıklığı çevreleyen iki kenarı vardır. Hymen çocukluk çağında dış ortamdan gelebilecek mikroorganizmalara ve yabancı cisimlere karşı doğal bir koruma aracıdır. Daha sonra adolesans çağında hormonal dengenin değişmesi ile birlikte olgunlaşan vagina ve vaginadan gelişen flora nedeni ile hymenin biyolojik işlevi sona ermektedir. Yırtılmada meydana gelen yara, mukoza yarası karakterinde olup, kanamalıdır. Bu kan bazen çok bazen de azdır. Yırtılan mukoza hemen kızarır, şişer ve ödemli bir hal alır. Üstü ekimozlanır ve hafif iltihaplanır. Bu durum yaklaşık 3-4 gün devam eder. Yaklaşık 5-6. güne doğru iltihabi durum yavaş yavaş geçer. Yırtılan parçalar birbiri ile birleşmeden serbest olarak boşlukta sallanır. Koit’in 7-8. gününe doğru hymen vagina kenarına çekilerek nedbeleşmeye başlar ve böylece yırtığın kenarları çevrenin mukozası ile aynı görünüşü kazanır. Şu halde bir hymen yırtığı 5-8 günde tamamen nedbeleşerek iyileşir. İyileştikten sonra artık bu yırtığın kaç günlük olduğunu söylemeye olanak yoktur. Hymenin ilk yırtılışından sonra koit tekrarlandığı durumlarda iyileşme süresi uzayabilir. Cinsel ilişkiden sonra yırtılan ve nedbeleşen hymen gene de az çok karakterini muhafaza eder. Fakat doğumdan sonra her tarafından tamamen yırtılan hymen bütün özelliklerini kaybetmiştir. Doğumda pek çok parçalara ayrılmış olan hymen vagina kenarına çekilerek tomurcuklar halinde toplanarak nedbeleşir. Hymenin bu haline caruncula myrtiforme denir. Geniş iç açıklığı bulunan ve elastikiyeti fazla olan hymen ise herhangi bir hasar görmeden koitusa izin verir ve bu durumda anatomik olarak bakirelikten bahsedilir. Bu özellikte bir hymen ancak vajinal doğum sırasında yırtılacaktır. Normal genişlik gösteren hymende parmak sokmakla yırtığın genellikle oluşmadığı görülmektedir. Fakat vaginaya girmiş parmak kıvrılarak dışarı çekilirse, parmak ucu hymene takılacağından yırtıklar meydana gelebilir. Bu yırtık koit yırtığından farklı olup yatay ve parçalıdır ve hymen üzerinde yarımay şeklinde tırnak yarası meydana getirir. Benzer lezyon vajina mukozasında genellikle ön duvarda laserasyon olarak oluşur. Vajinanın muayenesi Vajinanın hangi yöntemle inceleneceği, inceleyen kişiye ve kullanılan muayene aletlerine göre değişmektedir. Puberte öncesi çocuklar nadiren vajinal yolla muayene edilmektedirler. Gerekli görülürse çocukların vajinal muayenesi ancak genel anestezi altında yapılmalıdır. Eğer hymen sağlam ise vajina içi muayene mümkün değildir ve spekulum kullanılmamalıdır. Bu durumda vajina içinden örnekler hymen açıklığından alınacaktır. Çocukların vajinası ince ve pembe-kırmızı renktedir. Mukoza normal olarak kırmızı renkte gözükür. Puberte öncesinde çok az bir salgı bulunmaktadır. Vajina akıntısının özelliği, kıvamı, rengi ve kokusu not edilir. Vajina girişi ve vajina incelenir. Genç kızlarda ve cinsel ilişkide bulunmamışlarda vajina nispeten elastik değildir. Bu kişilerde yaralanma ihtimali daha fazladır. Bunun yanında multiparlarda ve düzenli bir cinsel hayatı olan kadınlarda daha az lezyona rastlanabilmektedir. Yaşlı kadınlarda senil atrofik değişikliklerin bulunduğu durumlarda da yaralanma ihtimali yüksektir. Çok küçük çocuklarda vajina duvarlarında ekimoz, laserasyon, perforasyon ve anüse kadar uzanan perine yırtıkları gibi şiddetli yaralanmalar bulunabilmektedir. Muayene sırasında vajinada bulunan kanın menstruasyona bağlı veya yaralanmalar sonucu oluşabildiği unutulmamalıdır. Cinsel ilişki ile geçen bir hastalık bulunabileceği akılda tutulmalıdır. Mikrobiyolojik kültür için örnek alınmalıdır. Bu hastalıklardan birisi gonokok enfeksiyonudur. Bu enfeksiyon tanısı için hem uretradan hem de serviksten örnek alınmalıdır. Mikrobiyolojik incelemenin bir süre sonra + olması anlamlı olabilir. Gonokok en fazla geçen enfeksiyon olarak bilinmektedir. Sırasıyla sifiliz, non-spesifik vulvovajinit, non-gonokoksik uretrit Clamidia trachomatis’e bağlı, Trikomonas Vajiniti, Condyloma Accumunata, Monilia vajiniti, Herpes enfeksiyonları, parazitler de geçebilmektedir. Eğer sıklıkla görülmeyen bir enfeksiyon düşünülüyorsa bir mikrobiyoloji uzmanına danışılmalıdır. Tekrarlayan üriner enfeksiyonlar da kimi olgularda dikkat çekici olabilir. Genital bölgede pruritus ve akıntı var ise bir vulvovajinit akla gelebilir. Enterobius vermicularis, candida albicans, coliform gibi etmenlerin de bu tip tablolar yapabildiği hatırlanmalıdır. Anal muayene ve bulguların değerlendirilmesi Karar, sadece anamnez ve muayene sonucu saptanan objektif bulgulara dayandırılmalıdır. Yasal uygulamada, anal veya vajinal yolla yapılan cinsel saldırı eylemlerinde ceza uygulamaları bakımından bir ayrıcalık bulunmasa da, eylemin tıbbi açıdan değerlendirilmesi, anüsün anatomik yapısı bakımından tamamen farklıdır. Anüs, dış ve iç sfinkter kasları ile kaldırıcı kaslardan oluşmuş bir yapıdır. İç sfinkter, düz kaslardan meydana gelmiş ve istem dışı kontraksiyon halindedir. Dış sfinkter ise çizgili kaslardan oluşmuş ve istemli olarak çalışır. Her iki sfinkter kapalı iken, sigmoid kolondan gelebilecek büyük bir basınca karşı koyabilirler. Doğal olarak bu direnç hali içerden dışarıya doğru olan bir basınca karşı olduğu gibi, dışardan içeriye doğru olan bir basınca karşı da söz konusudur. Anal bölgeye yönelik cinsel saldırıya uğrayan kişilerin değerlendirilmesi çocuk ve erişkin olarak iki ayrı grupta yapılır. Erişkinler ise kadın ve erkek ayrımı yapılmaksızın, akut ve kronik ayrımı yapılarak incelenir. Erişkin bir kişide muayene Rahat koşullarda ve iyi bir ışık kaynağı altında, diz dirsek pozisyonunda yapılmalıdır. Muayene odasında mağdurun bir yakını ile yardımcı sağlık personelinin bulunması olası iddiaları önlemek açısından gereklidir. Mağdurun elbiseleri çıkarıldıktan sonra dikkatli bir dış muayene ile tüm travma izleri tespit edilerek, özellikle bacak ve kalça bölgelerindeki yaralanmalar kaydedilmelidir. Akut belirtiler 1. Anüs mukozasını çepeçevre saran halka şeklinde geniş ekimoz. 2. Mukozada şişlik ve hassasiyet. 3. Mukoza membranında, bazen sfinkter ve hatta perineyi ilgilendiren, dışarıdan içeriye doğru seyirli, rektuma uzanan kanamalı veya kanamasız fissür ve yırtıklar. 4. Sfinkter zedelenmesi. Akut bir eyleme maruz kalan kişilerde rektal tuşe ağrılıdır. Yürüme ve dışkılama sırasında da ağrı oluşabilir. Anüsteki lezyonlar ve bunlara bağlı fonksiyonel bozukluklar yaklaşık 1 hafta 10 gün içinde tamamen iyileşir. Fissür ve yüzeyel yırtıklar ara sıra nedbe dokusu oluştursa da genellikle belirgin bir iz bırakmadan iyileşirler. Konstipasyonda, bazı kaşıntılı ve paraziter hastalıklarda ve hijyenik şartların bozuk olduğu durumlardaki cilt lezyonları kaşıntı izleri ve hiperemik görünüm akut belirtilerle karıştırılmamalıdır. Kronik belirtiler 1. Anal mukozanın düzleşmesi kıvrımların silinmesi, kaygan ve nemli bir görünüm kazanması. 2. Mukoza kalınlaşması kronik irritasyon. 3. Eski ve yeni skarlar ile fissür ve yırtıklar. 4. Anüs girişinin normalden daha derin ve mukoza membranının dışa çıkmaya eğilimli bir görünüm olması; huni şekli oluşumu. 5. Hemoroid veya paketçiklerin oluşumu tanıda değerleri yoktur, ancak diğer bulgular ile birlikte bulunduklarında destekleyici anlam taşırlar. 6. Anüs sfinkterinin özelliğini kaybetmesi, gevşemesi ve yayılarak açık görünüm kazanması. Tuşe ile anüsteki tonus kaybı anlaşılabilir. Normalde tuşe esnasında anüsün 15 saniye kasılı kalması gerekir. Parmağın girişinde ağrı olmaması destekleyici bir bulgudur, fakat bunun anüs açıklığı, elastikliği ve genişliği ile birlikte değerlendirilmesi gereklidir. Normal anal kanalın özellikle astenik yapılı kimselerde esnek ve yanıltıcı olabileceği unutulmamalıdır. Bimanuel lateral traksiyon yapılarak anüs sfinkterindeki dilatasyona bağlı gevşeme anlaşılır. Bunun için anüsün her iki yanından başparmaklar yardımıyla lateral traksiyon uygulamak yeterlidir. Postmortem görülen anal dilatasyonun ise normal olarak değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Çocukta muayene Çocuğun yaşı ve uğradığı yıkım gözönüne alınarak daha fazla psikolojik travmaya maruz kalmaması önemlidir. Muayene sırasında çocuğun vücudundaki tüm travmatik lezyonlar lokalizasyonlarına, boyutlarına ve özelliklerine göre kaydedilmelidir. Ağız-burun çevresindeki, boyundaki, her iki omuz başlarındaki, karın, genital ve anüs bölgesindeki ekimozlar, tırnak izleri, yırtık ve sıyrıklar saldırıyı destekleyen dış bulgulardır. Böyle bir saldırıya uğrayan çocukta anal bulgular muayenenin küçük bir kısmını kapsar. Tüm lezyonların birlikte değerlendirilmesi gereklidir. Anal bulgular 1. Anal dilatasyon “Refleks Anal Dilatasyon Testi 1”. Çocuk sol yan pozisyonuna getirilmeli, dirsekler karına doğru bükülmeli ve kalçalar yavaşça birbirinden ayırılmalıdır. Çocuk çok ufaksa muayene annenin kucağında yapılabilir. Dış sfinkter 30 saniye içinde anal kanalın iç yüzünün görülmesine olanak verecek şekilde gevşerse, test pozitiftir. Dilatasyon bir kaç saniye devam etmelidir. Refleks olarak hızla büzülmenin tanı açısından değeri yoktur. Bu test çok tartışmalı olduğundan, sadece buna güvenerek sonuca gitmek ise hatalı olur. 2. Perianal eritem Tek başına anlamlı bir bulgu değildir. İsilik, kötü hijyen veya paraziter bir hastalık sebebiyle irritasyon sonucu oluşabilir. 3. Perianal dokularda şişme Herhangi bir travmatik ödemin ilk belirtisidir. 4. Anal sfinkter tonusunda azalma ve gevşeme Tek başına olduğunda çocuklarda normal olarak kabul edilebilir. 5. Fissürler Bir veya iki adet fissür oluşumu farklı travmatik sebeplere bağlı olabilir. Ancak, çok sayıda fissür cinsel istismarı destekleyici bir bulgudur. 6. Hematom ve ekimozlar Anüs boyunca oluşan çepeçevre ekimoz anal penetrasyonu gösteren bir bulgudur. 7. Doku değişimleri Kalıcı ve geçici olarak iki şekilde incelenir. Anal mukozada kalınlaşma, düzleşme, normal görünümün kaybı ile parlak bir şekil alma kalıcı değişimler olup kronik olgularda görülür. Geçici değişimler ise travmanın erken evrelerinde görülen anal kenar boyunca çatlaklar ve skarlardır. 8. Anüsün huni şeklini alması Küçük çocuklarda görüldüğünde şüphe ile karşılanması gereken ancak yaşça büyük çocuklarda kronik olguları tanımlama açısından önemli bir belirtidir. Travmatik çevresel ekimozun perianal pigmentasyon ve venöz konjesyona bağlı renk değişimi ile karıştırılmaması gerekmektedir. Özellikle venöz konjesyon, diz dirsek pozisyonunda vena kava inferiordaki basıncın artması ve bunun hemoroidal venlere iletilmesi ile 30 saniye içinde fizyolojik olarak anüs çevresinde morumsu renkte oluşabilir. Bu bulgunun anal penetrasyona bağlı çevresel ekimoz ile karıştırılmaması için, mağdurun diz dirsek pozisyonunda uzun süre tutulmaması ve değerlendirmenin geciktirilmemesi gerekir. Bu bulguların ağırlığı, kişinin yaşı ile ters orantılı olarak değişir. Özellikle 7-8 yaşın altındaki çocuklarda tanımlanan ekimoz, fissür ve yırtıkların ağırlığı dramatik boyutlara ulaşır. Bazı olgularda yırtıklar sfinkter adelelerine ve perine bölgesine uzanabilir. 12-13 yaşın üzerindeki kişilerde vücut gelişimi ile bağlantılı olarak rıza ve kaygan madde kullanılarak yapılan eylemlerde anüsün kolayca genişleyebilmesi sonucu hiçbir lezyon görülmeyebilir. Şüpheli sanığın muayenesi Cinsel suç olgularında sadece mağdurun muayenesi ile yetinilmemelidir. Sanığın muayenesi de olayın aydınlatılmasında değer taşır. Cinsel saldırı olaylarında, doktordan şüpheli saldırganın muayenesi istendiğinde, aynı genel düzen kullanılmalıdır. Birçok ülkede, muayene edilecek kişinin rızası şarttır ve buna aykırı olarak yapılacak muayene doktorun, şahsın kişilik haklarına tecavüzü sayılır. Yaş ve fiziksel gelişimi, mental durum ve genel davranışları kaydedilmelidir. Alkol veya uyutucu-uyuşturucu kullanıp kullanmadığı, giysilerdeki yırtıklar, kan ve lekeler incelenmeli, giysi üzerindeki saç ve kılların da kurbana ait olup olmadığı araştırılmalıdır. Giysilerin tetkikinden sonra dikkatli bir şekilde tüm vücut muayenesi yapılır. Vücut genelinde yaralar, özellikle yüz, boyun ve göğüsteki mağdurenin tırnakları ile oluşmuş çizikler önemlidir. Genital bölgenin muayenesi nadiren nonspesifik ağrı ve kızarıklık gibi bulgular verebilir. Çok nadir olarak da glans penis veya prepisyumda morarmalar ve frenulumda yaralanma oluşabilir. Penis ve çevresindeki kan, krem ve jel gibi herhangi bir yağlı kaygan madde ile prepisyum altında swabla saptanabilecek fekal madde bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. İzlerden oluşan deliller genital inspeksiyondan daha önemlidir. Tırnak içleri incelenerek materyal alınmalı, pubis kıllarından, saçlardan ve varsa bıyık ve sakaldan da örnek alınmalıdır. Pubik bölge, yabancı kıl aramak için taranmalıdır. Gruplandırma, alkol ve DNA için kan örnekleri alınır ve veneryal enfeksiyon bulgusu varsa kaydedilir. Penisin alt yüzündeki üretra boyunca basınç uygulanarak meatüsten smear alınmalı, bakteriyolojik inceleme yapılmalıdır Gonokok infeksiyonu. Ayrıca genital bölge dikkatli bir şekilde inspekte edilerek mağdurdan geçebilecek, kıl ve kan gibi materyalin varlığı araştırılır. Örnek alımında özen gösterilmesi gerekenler; a. Mağdurdan örnek alma Cinsel saldırı olaylarında hangi bölgeden ve nasıl materyal alınacağı, nelere öncelik verileceği olayın özelliğine, mağdurun yaşına ve cinsiyetine göre değişiklik gösterir. Materyalin olaydan sonraki mümkün olan en kısa sürede alınması, mağdurun elbiselerini değiştirmemesi ve yıkamaması, vücudunun hiçbir bölgesini yıkamaması ve materyal alınıncaya kadar bir şey yiyip içmemesi ve defekasyon yapmaması daha iyi sonuç alabilmek açısından önemlidir. Elbiseler Olay esnasında mağdurun üzerinde bulunan elbiseler ıslak veya nemli ise kurutulduktan sonra sağlam kağıt torbalara konulmalı ve incelemenin yapılacağı yere gönderilmelidir. Kokuşma ve küflenme olmaması için plastik torbalar kullanılmamalıdır. Vücuttaki Her Türlü Şüpheli Leke Bunun için genellikle ucuna pamuk sarılı çubuk swab kullanılır. Gerekirse uçtaki pamuk serum fizyolojik ile ıslatılabilir. Pamuklu uç döndürülerek sürtülür ve örnek alınır. Şüpheli lekenin bir bistüri ile petri kutusuna kazınması şeklinde de örnek alınabilir. Vücuttaki Yabancı Kıllar Mağdurda bulunan ona ait olmayan yabancı veya şüpheli kıllar bir pensle alınarak zarfa konulur. Bu esnada pubis kılları dikkatle incelenmeli, taranmalı ve yabancı bir kılın varlığı araştırılmalıdır. Ağız Boşluğundan Örnek Ağzın su ile çalkalattırılıp bu çalkantı suyunun alınması şeklinde olabileceği gibi, ağızdan örnek almak için pamuklu çubuk veya filtre kağıdı kullanılabilir. Tırnak Aralarından Bulunması muhtemel kan, deri kalıntıları gibi örnekler bir törpü kulanılarak petri kutusuna kazınır. Isırık veya Emilmeye Ait Lezyonlardan Serum fizyolojik ile ıslatılmış swab kullanılır. Lezyonun üzerine döndürülerek sürtülür ve tükürük örneği elde edilmeye çalışılır. Vulva ve Perineden Gerektiğinde serum fizyolojik ile ıslatılmış swab kullanılır. İki ayrı swab vulva ve perineye döndürülerek sürtülür. Vajinadan Olgunun özelliğine göre spekulum kullanılabilir. Arka forniks, alt ve üst duvarlardan olmak üzere üç yerden örnek alınır. Ön ve arka duvarlardan örnek almak için swab kullanılır. Arka forniksten materyal almak için ise swab, pipet veya plastik puar kullanılabilir. Bakteriyolojik tetkik yapılacaksa öncelikle ve steril kültür çubuğu ile örnek alınması gereklidir. Anüsten Önce bir swabla anüs dış mukozasından sürülerek, daha sonra ikinci bir swabla içeri sokularak rektumdan örnek alınır. Mağdurun Kendisine Ait Pubik Kıl Örnekleri Yabancı bir kıl bulunmuşsa; mağdurun pubisinden cilt seviyesinden kesilmek suretiyle 10-12 adet kıl örneği alınır ve bir zarfa konur. Mağdura Ait Tükürük Örneği Mağdura ait 2-3 ml. tükürük bir filtre kağıdına emdirilir. Bu örneğin alınma amacı mağdurun sekretör olup olmadığının tayinidir. Mağdura Ait Venöz Kan Örneği İki ayrı steril enjektöre antikoagülansız olarak 5-7 ml. venöz kan örneği alınır. Bunun amacı; olayın özelliğine göre kan grubu tayini, kimyasal analizler, DNA profili ve mikrobiyolojik kültür yapılabilmesidir. Mağdura Ait İdrar Örneği Olayın özelliğine göre eğer gebelik testi yapılması gerekiyorsa idrar örneği alınır. b. Sanıktan örnek alma Sanığın muayenesi esnasında elbiselerinde veya vücunda bulunması muhtemel mağdura ait kan lekeleri veya kıllar elde edilir. Penisten iki ayrı swab ile sürtmek suretiyle örnek alınır. Gerektiğinde swab serum fizyolojik ile ıslatılır. Penis swabının amacı vajinaya veya rektuma ait materyal ve oral ilişkilerde tükürüğün içindeki maddelerin araştırılmasıdır. Karşılaştırma için ise sanıktan aynı mağdurdan alındığı gibi kan, kıl, sperm, tükrük örneği alınmalıdır. c. Olay yerinden materyal alınması Olay yerindeki zemin, eşyalar, çarşaflar üzerindeki her türlü leke ve şüpheli kıllar alınır. Alınan bütün örnekler etiketlenmeli ve etiketlerin üstüne mağdurun adı ve alındığı yer yazılmalıdır. Cinsel saldırı olaylarında materyal alımı aciliyet gerektirir. Alınan materyalde inceleme yapılması ise sadece spermlerin hareketliliği açısından aciliyet taşır. Usulüne uygun olarak alınan ve saklanan örnekler üzerinde diğer bütün tetkikler daha sonra yapılabilir. Bu tetkiklerin uzman kişilerce yapılmasında büyük fayda vardır. Aksi halde yanlış pozitif veya yanlış negatif sonuçların elde edilmesi nedeni ile olay yanlış yönlendirilmiş olabilir. Spermlerin hareketliliği açısından yapılacak tetkik; arka forniksten alınan örnekten vajinal içerikten bir damla lamın üzerine konur, üzerine bir damla serum fizyolojik damlatılır. Mikroskopta direkt olarak incelenir. Spermatozoid olup olmadığı, varsa hareketli olup olmadıkları araştırılır. Alınan materyal üzerindeki tetkikler iki ana hedefe yönelik olacaktır. Bunlardan birincisi saldırgana ait sperm, kıl, kan, tükürük gibi örneklerin varlığının ortaya konması, ikincisi ise elde bir sanık varsa, bu örneklerin bu sanığa ait olup olmadığının araştırılmasıdır. Bu nedenle yukarıda belirtilen karşılaştırma örnekleri alınmaktadır. Cinsel saldırı olaylarında swablarda spermatozoidin kendisinin tespit edilmesi, saldırı dışındaki normal cinsel faaliyet dışlandığında veya ileri yöntemlerle bu spermin saldırgana ait olduğu anlaşıldığında, en önemli laboratuvar delilidir. Semen meni, ejekulat sıvısı varlığını göstermek için; mor ötesi UV ışık kullanımı, asit fosfataz, lösin aminopeptidaz gibi gama-glutamiltransferaz, glisilprolin dipeptidil aminopeptidaz, kolin, spermin, çinko testleri ön inceleme testleri ile spermatozoidlerin mikroskop ile gösterilmesi, laktat dehidrogenaz izozim x LDH-x, semen varlığının immünolojik yöntemlerle belirtimi p30 gibi kesin kanıtlayıcı testler kullanılmaktadır. Semenin kime ait olduğunun araştırılmasında ise; eğer semenin sahibi “sekretörse” yani vücut sıvılarında kan grup faktörlerini içeriyorsa, basit kan grubu yöntemleri kullanılabilir. Bu yöntemlerin aynen babalık tayinlerinde olduğu gibi ancak saldırganı belli oranda dışlayacağı, hiçbir şekilde kesinlik taşımayacağı unutulmamalıdır. Kesin yöntem olarak günümüzde DNA testleri yapılabilir. Eğer bu testler yapılacaksa materyalin steril şartlarda alınması ve örneklerin derin dondurucuda saklanması gereklidir. Türk Ceza Kanunu’nda cinsel saldırı ile ilgili kanunlar ADABI UMUMİYE VE NİZAMI AİLE ALEYHİNDE CÜRÜMLER CEBREN IRZA GEÇEN, KÜÇÜKLERİ BAŞTAN ÇIKARAN VE İFFETE TAARRUZ EDENLER MADDE 414. Mefruz Cebirle Irza Geçme Her kim 15 yaşını bitirmeyen bir küçüğün ırzına geçerse beş seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezasına mahkum olur. Eğer fiil cebir ve şiddet veya tehdit kullanılmak suretiyle veya akıl veya beden hastalığından veya failin fiilinden başka bir sebepten dolayı veya failin kullandığı hileli vasıtalarla mukavemet edemiyecek bir halde bulunan bir küçüğe karşı işlenmiş olursa ağır hapis cezası on seneden aşağı olamaz. Irza geçmelerde 15 yaş sınırı cezayı arttırıcı bir unsur olarak ele alınmaktadır. Maddenin ikinci fıkrasında behsedilen “fiile mukavemet” fiziki bir karşı koyma anlamına gelmemekte, ruhsal yönden karşı koymayı kastetmektedir. Bu konuda kitabın adli psikiyatri bölümüne bakınız. MADDE 415. Mefruz Cebirle Irz ve Namusa Tasaddi Her kim 15 yaşını bitirmeyen bir küçüğün ırz ve namusuna tasaddiyi mutazammın bir fiil ve harekette bulunursa iki seneden dört seneye ve bu fiil ve hareket yukardaki maddenin ikinci fıkrasında yazılı şartlar içinde olursa üç seneden beş seneye kadar hapsolunur. Irza geçmelerde mağdurun iradesinin sözkonusu olduğu yaş 18 iken, ırz ve namusa tasaddide 15 yaş sınır olarak alınmaktadır. 15 yaşın üzerindeki kişilerde 414. maddenin ikinci fıkrasındaki şartlar bulunmadıkça tasaddi şeklinde bir suç sözkonusu değildir. MADDE 416. Zorla Irza Tecavüz, Zorla Irza Geçme ve Tasaddi, Zorla Irza Tasaddi, Reşit Olmayanla Rızaen Cinsel Münasebet Onbeş yaşını bitiren bir kimsenin cebir ve şiddet veya tehdit kullanmak suretiyle ırzına geçen veyahut akıl ve beden hastalığından veya kendi fiilinden başka bir sebepten veya kullanıldığı hileli vasıtalardan dolayı fiile mukavemet edemeyecek bir halde bulunan bir kimseye karşı bu fiili iişleyen keimse yedi seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası ile cezalandırılır. Yine bu suretle ırz ve namusa tasaddiyi tazammun eden diğer bir fiil ve hareket bulunursa üç seneden beş seneye kadar hapsolunur. Reşit olmayan bir kimse ile rızası ile cinsi münasebette bulunanlar fiil daha ağır cezayı müstelzim bulunmadığı takdirde altı aydan üç seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 18 yaşını bitirmemiş yani “reşit” olmamış bir kişiyle rıza dahilinde de olsa cinsel ilişki suçtur ve ırza geçme olarak kabul edilmektedir. MADDE 417. Cezayı Artıran Şahsa Bağlı Haller Yukarıdaki maddelerde yazılı fiil ve hareketler birden ziyade kimseler tarafından işlenir veya usulden biri veya veli ve vasi veya mürebbi ve muallimleri ve hizmetkarları veya terbiye ve nezaret veya muhafazaları altına bırakılan veya buna düçar olanların üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından vuk’u bulursa kanunen muayyen olan ceza yarısı kadar artırılır. MADDE 418. Cezayı Artıran Fiile Bağlı Sebepler Yukarıdaki maddelerde yazılı fiil ve hareketler mağdurun ölümünü mucip olursa faile müebbet ağır hapis cezası verilir. Eğer bu fiil ve hareketler bir marazın sirayetini veya mağdurun sıhhatine sair büyük bir nakisa irasını veya maluliyet veya mayubiyetini müstelzim olursa cezanın yarısı ilave edilerek hükmolunur. Bu maddedeki “mayubiyet” teriminden toplum içerisinde utanılacak, ayıp karşılanacak bir durum anlaşılmakta olup, kızlık zarının yırtılması veya kişinin hamile kalması buna örnektir. MADDE 419. Hayasız Hareketler Alenen hayasızca vaz’u harekette bulunanlar onbeş günden iki aya ve o suretle cinsi münasebette bulunanlar altı aydan bir seneye kadar hapis ve bu fıkrada yazılı hallerde ayrıca altıbin yirmibin liradan otuzbin 151 liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar. 151 yüz liradan beşyüz liraya 60 misli artırılmıştır 1988/3506 sk. MADDE 421. Söz Atma - Sarkıntılık Kadınlara ve genç erkeklere söz atanlar üç aydan bir seneye ve sarkıntılık edenler altı aydan iki seneye kadar hapsolunur. MADDE 423. Evlenme Vaadi ile Kızlık Bozma Her kim on beş yaşını dolduran bir kızı alacağım diye kandırıp kızlığını bozarsa altı aydan iki seneye kadar hapsolunur. Evlenme vukuu halinde dava ve ceza tecil olunur. Şu kadar ki beş sene içinde koca aleyhine boşanmaya hükmolunursa hukuku amme davası avdet eder ve evvelce ceza hükm olunmuşsa çektirilir. Nişan, söz kesme gibi akitlerin varlığı kesin evlenme vaadi olarak kabul edilmemektedir. KIZ VE KADIN VE ERKEK KAÇIRMAK MADDE 429. Zorla Kadın Kaçırma; Alıkoyma Her kim cebir ve şiddet veya tehdit veya hile ile şehvet hissi veya evlenme maksadı ile reşit olan veya reşit kılınan bir kadını kaçırır veya bir yerde alıkoyarsa üç seneden on seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır. Kaçırılan kadın evli ise ağır hapis cezası yedi seneden aşağı olamaz. MADDE 430. Küçüğü Kaçırma; Alıkoyma Her kim cebir veya tehdit veya hile ile şehvet hissi veya evlenme maksadı ile reşit olmayan bir kimseyi kaçırır veya bir yerde alıkorsa beş seneden on seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır. Eğer reşit olmayan kimse, cebir ve şiddet veya tehdit veya hile olmaksızın kendi rızası ile şehvet hissi veya evlenme maksadı ile kaçırılmış veya bir yerde alıkonulmuş ise ceza altı aydan üç seneye kadar hapistir. MADDE 431. Oniki Yaşını Doldurmayan Küçüğün Kaçırılması Kaçırılan kimse on iki yaşını doldurmamış ise fail, cebir ve şiddet veya tehdit veya hile kullanmamış olsa dahi cezası beş sene ağır hapisten aşağı olamaz. MADDE 433. Evlenmek Maksadı ile Kaçırma; Cezanın Azaltılması Yukarıdaki maddelerde yazılı cürümlerden biri mahza evlenmek maksadı ile işlenmiş ve bir guna tecavüz vuku bulmamış ise fail hakkında tayin olunacak ceza üçte birden yarıya kadar indirilir. MADDE 434. Dava veya Cezanın Ertelenmesi Kaçırılan veya alıkonulan kız veya kadın ile maznun veya mahkumlardan biri arasında evlenme vukuunda koca hakkında hukuku amme davası ve hüküm verilmiş ise cezanın çektirilmesi tecil olunur. Müruru zaman haddine kadar erkek tarafından haksız olarak vukua getirilmiş bir sebeple boşanmaya hükmedilirse takibat yenilenir. Evvelce hüküm verilmiş ise ceza çektirilir. Bu madde hükümleri 414, 415 ve 416’ıncı maddeler hakkında da caridir. Evlenen maznun veya mahkum hakkında hukuku amme davasının veya cezanın tecilini müstelzim olan haller fiilde methali olanlar hakkında dava ve cezanın düşmesini müstelzimdir. ZİNA MADDE 440. Kadının Zinası Zina eden karı hakkında altı aydan üç seneye kadar hapis cezası tertip olunur. Karının evli olduğunu bilerek bu fiilde ortak olan kimse hakkında da aynı ceza hükmolunur. MADDE 441. Kocanın Zinası Karısı ile birlikte ikamet etmekte olduğu evde yahut herkesçe bilinecek surette başka yerde karı-koca gibi geçinmek için başkası ile evli olmayan bir kadını tutmakta olan koca hakkında altı aydan üç seneye kadar hapis cezası hükmolunur. Ancak zina suçunu tanumlayan maddeler eşitlik ilkesine aykırı olması nedeniyle Anyasa Mahkemesi tarafından bozulmuş ve henüz bu konuda yeni bir düzenleme yapılmamıştır. EDEBE MUHALİF HAREKETLER MADDE 576. Bir kimse edebe muhalif surette halka görünür, veya bir yerini gösterir veyahut söz, şarkı ve sair surette halkın edep ve nezahatine tecavüz eylerse bir aya kadar hafif hapse veya dokuzyüz 243 liradan beşbindörtyüz liraya kadar hafif nakdiye mahkum olur TCK 119. 243 Beş liradan otuz 180 misli artırılmıştır. BAŞA DÖN

arkadan cinsel ilişkiye girildiği nasıl anlaşılır